Episode Transcript
[00:00:00] Speaker A: Değerli kardeşler hepinize hoş geldiniz. Özgürce'de yeni bir programda bugünkü konuğumuz Bursa Protestan Kilisesi Pastörü sevgili İsmail Kulakçoğlu. İsmail abi hoş geldin.
[00:00:10] Speaker B: Hoş bulduk.
[00:00:11] Speaker A: Bugün konuya hızlı bir giriş yapacağız seninle.
Yani hem ülkemizde hem halk arasında birçok kişinin sorduğu, merak ettiği, konuştuğu bir konu. Evangelizm, evangelistler, hatta bununla ilgili birçok komplo teorisi, farklı farklı görüşler, benzeri şeyler var. Abi evangelizm nedir? Yani evangelist, evangelizm derken neyi kastediyoruz?
[00:00:33] Speaker B: Sözcüğün grekçe anlamına baktığımız zaman evangelyon iyi haber demek ve buradan geliyor ve bunu daha sonra İsa Mesih'in müjdesi için kullanılıyor. Bu evangelyon Arapça'ya İncil olarak geçiyor yani iyi haber ve Türkçe'ye de müjde olarak geçiyor. Ancak biz bunlara baktığımızda özellikle Arapça İncil kelimesi tam evangelyonu karşılamıyor. Yani sanki bir kutsal kitap gibi algılanıyor sadece yani doğru kutsal kitap ama aynı zamanda iyi haber yani kutsal kitap ve iyi haber veriyor.
[00:01:04] Speaker A: Doğru.
Yani onunla ilgili farkı nasıl ayırt edebiliriz? Evangelizm dediğimizde özellikle biraz belki tebliğ konusuna değinirsek ikisini ayırmak için bize yardımcı olur.
Fark nedir? Çünkü evangelizm bir iyi haber, bunu anlatmak yani insanlara bunu doğru bir şekilde aktarmakla ilgili.
Ama tebliğ de sanki yakın kavramlar. Bunun ikisi arasındaki fark nedir? Nasıl görüyoruz bu farkı?
[00:01:30] Speaker B: Şimdi, Evangelion, İsa Mesih'in iyi haberi ve bu iyi haberi nedir?
Kutsal kitaba göre bütün insanlar günahlıdır. İsa Mesih günahlarımızı üstlenmek için çarmıhta öldü. Üçüncü gün dirildi. Göğe yükseldi. Tekrar gelecek. Ve bu bütün bir blok oluyor. Hristiyan ilahiyatının özünde oluyor. Ve buna bağlı olarak, müjde yayınlandığı zaman, Burada iyi haber adını verdiler. Sevinç getirici adını verdiler. Ve bu sadece tebliğe yani Arapça anlamını kullanırsak tebliğe dayandığı için yani herhangi bir şiddet unsuru barındırmadığı için buna biz iyi haber diyoruz. Ancak tebliğe baktığımızda tebliğin daha geniş bir anlamı var. Peygamberin aldığı vahyi iletmek anlamında kullanılıyor. Daha resmi anlamda bildirmek anlamında kullanılıyor ama Tebliğ, özellikle İslamiyet'teki tebliğ aynı zamanda cihadı içeriyor. O zaman hangi koşulda olursa olsun yani silahlı bir cihat varsa o zaman iyi haber olmuyor. En büyük fark budur diye düşünüyorum.
[00:02:34] Speaker A: Anladım.
Evangelizmle ilgili ya da evangelistlerle ilgili özellikle komplo teorilerinden biri daha çok siyasidir tabii ki. Yani Amerika'yla çok bağlarlar bunu. İşte yönetim üzerinde evangelistler etkili, birçok evangelist A şahsını destekliyor, B şahsını destekliyor, işte dünyayı neredeyse onlar yönetiyora kadar. Getiriyorlar ama senin yaptığın tanıma bakarsak, sözlük anlamına bakarsak, aynı zamanda da inancımızın buyruğu olan kitaba bakarsak, Matta 28 herhalde bunu en iyi açıklar. Yüce görev, son buyruk dediğimiz buyruk. İsa dedi ki, gidin bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları baba, oğul ve kutsal ruhun adıyla vaptiz edin.
Dolayısıyla bu her Hristiyanın herhalde, senin dediğinden de İncil'den de onu anlıyorum. Aslında bir sorumluluğu İsa'nın haberini duyurmak, İsa'nın öğrencilerini yetiştirmek.
Bunun da adı evangelizm oluyor değil mi?
[00:03:32] Speaker B: Evet doğrudur yani biz İsa Mesih'e baktığımız zaman az önce söylediğin gibi öğrencilerini bütün dünyaya gönderdi ve görevlendirdi onları ve aslında ilk evangelist İsa Mesih'in kendisidir. Kendisi çarmıhta ölüp sonra mezarda dirilip göğe yükselene kadar sürekli iyi haberi müjdeledi ve insanları günahlarından dönme çağrısında bulundu.
Ve yine Arapça anlamına da bakarsak yani tebliğçi desek yine ilk tebliğçi İsa Mesih'in kendisidir. Ve buna bağlı olarak bu verilen göreve bağlı olarak Hıristiyanların bir bölümü bu evangelik harekete yani İsa Mesih'in iyi haberinin duyurulmasına önem veriyor.
Ve bunu bir sorumluluk olarak kabul ediyor. Yani Hıristiyan inancında çok fazla buyruk yok. Yani bir tanesi işte az önce konuştuğumuz gibi gidin bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları baba oğul ve kutsal ruhun adıyla vaftiz edin. İşte ben dünyanın sonuna dek sizinle birlikteyim diyor. Yani evet birisi bu. Diğeri sevgi buyruğu. Tanrıyı seveceksin ve komşunu seveceksin. Şimdi bu buyruklar bize yani özellikle Hıristiyanlara bir yön veriyor. Ve özellikle de o teblih buyrunu ya da evenjelik haberi duyurma buyruğuna baktığımız zaman ne oluyor? İnsanlar müjdeyi dünyaya duyuruyor. Yani bunun bir sorumluluğu var. Öyle düşünüyor. Yani vicdanen rahat edemiyor. Ama bunu belli bir bölgeye yaparsa o zaman problemli. Yani atıyorum sadece Türkiye yaparsa bir problem var. Ama biz İsa Mesih'ten itibaren Günümüze kadar baktığımızda şunu görüyoruz. Müjde her yerde duyuruluyor. Her yerde. Yani Çin'de de duyuruluyor. Afrika'da da duyuruluyor. Amerika'da da duyuruluyor. Asya'da da duyuruluyor. Yani böyle bir hedef kitle yok aslında. Hedef 8 milyar insanın İsa Mesih'e iman ederek kurtulmasıdır yani.
[00:05:29] Speaker A: Aynen öyle. Yani Pavlus'un da diğer elçilerin de söylediği gibi ister isteriz ki herkes İsa'ya iman etsin.
Çünkü bu haberin doğru olduğuna ve bizi kurtaracağına inanıyoruz. Niye insanlar mahvolsun inancımıza göre böyledir.
Şimdi konuşurken şeyi dedin. Sanırım Türkiye'de insanların bu kadar komplo teorisi üretmesinin ya da sorunun temeli o.
Bu evangelistler ya da evangelizm dedikleri şeyi sadece sanki bu ülkeye özelmiş gibi algılıyorlar. Yani öyle bir anlayış var. İşte evangelistlerin gözü bizim ülkemizde.
Hani hristiyanlaştırma çalışmaları yapılıyor.
İşte arkasında da bir sürü bla bla komplo teorileri var.
Yani onu anlamak lazım herhalde. Bu Türkiye'nin üzerinde bir konu değil.
[00:06:19] Speaker B: Evet yani az önce söylediğim gibi evangeliklerin gözü 8 milyar insanın üzerinde.
[00:06:26] Speaker A: O zaman teoriyi büyüttün abi.
Daha fazla komplo teorisi üretmeye başlayacaklar.
Yani dediğin gibi şimdi herhalde anlayışı değiştirirsek biraz anlayacağız. Çünkü buradaki bir Müslüman Almanya'ya gidip İslam'ı tebliğ ettiğinde bir sorun olmuyor.
Ama Almanya'dan ya da Amerika'dan ya da biz Türk Hristiyanlar olarak yani geçtim Almanya'yı Amerika'yı.
Burada insanlara Hristiyanlığı anlatınca sanki bir sorun olmaya başlıyor. Ya da burada kilise yapmak istediğimizde, kurmak istediğimizde bir sorun oluyor. Genellikle ben onu söylemeye çalışıyorum. Ya kardeşim, şimdi görünen köy kılavuz istemez. Burada bağımsız kişiler değil, bizzat diyanetin desteklediği din adamları oraya tebliğ için gönderiliyor. Ya da cemaatlere, hani vaizlik, imamlık yapmak için. Bu normal mi? Normal.
Niye burada Hristiyanlık anlatılmasın o zaman?
O farkı anlamak lazım zannedersem.
[00:07:27] Speaker B: Evet doğru. Ve aslında bu neden şuradan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Bir Hıristiyan fobisi var. Hatta evangelik fobi belki ondan daha da büyük. Hıristiyan daha genel bir tanım olduğu için.
Buna bağlı olarak işte korkuya bağlı bir sürü fikir ve kontrterörleri de üretiliyor. Ama sizin dediğiniz gibi yani Almanya'ya giden bir Müslüman tebliğ yapıyorsa bir evangelik Hıristiyan da Türkiye'de ya da dünyanın herhangi bir yerinde kendi inandığı iyi haberi ilan edebilmeli.
[00:08:01] Speaker A: Aynen öyle.
Dolayısıyla o zaman izleyenlere belki şunu söylemek lazım. Biz Hristiyanlar, onların evangelizm dediği, evangelist dediği kesim aslında daha farklı bir kesim oluyor biraz ama evangelist dediğin kişi müjdeci.
Müjdeci demek ne demek? İsa'nın maddede buyurduğu üzere onun haberini herkese anlatmaya çalışan kişiler, kişi demek. Biz de Hristiyan olarak nasıl ki Bu ülkede inananlar kendi sorumluluğu olarak inançlarını anlatıyorsa, tebliğ ediyorsa, biz de kendi inancımızın sorumluluğu olarak yani insanlara müjdeyi, iyi haberi anlatıyoruz. İsa'nın onlar için yapmış olduğu sevgi eylemini, fedakarlığı ve kurtarıcılığını anlatıyoruz.
Yani o yüzden bu ülkenin kendi üzerinde bir mesele değil.
Dediğim gibi 8 milyar insanı ilgilendiren dünya ile ilgili bir mesele.
Dolayısıyla her Hristiyan aslında bunu yapmalı.
Her Hristiyan bu kitaba inanıyorsa eğer ki hepimiz inanıyoruz.
Bunun katoliği, ortodoksluğu, protestanlığı diye bir şey yok.
Yani mezheplerden üstün bir konu. İsa'nın haberini herkese ulaştırmak. Dolayısıyla her Hristiyan'ın görevi olan bir şeyi de tehlike olarak görmek.
Biraz mantık hatası.
[00:09:19] Speaker B: Evet öyle. Aynı zamanda şu da var yalnız. Kutsal kitaba bağlı.
Hristiyan ya da evangelik ifadesini kullanmak istiyorum. Çünkü eğer bir Hristiyan ya da evangelik kutsal kitaba yani kabul ettiğimiz Tevrat, Zebur ve İncil olarak ifade ettiğimiz kitaba bağlı değilse problem olur. Yani problem oradan kaynaklanabilir. O zaman şuna bakmak lazım. Gerçekten bu kişi İncil'e bağlı mı? Gerçekten İsa'nın yaşadığı gibi yaşıyor mu?
İsa Mesih hayatı boyunca kılıçlaşmadı.
Ordu kurmadı, öyle bir öğreti vermedi. Savaşmakla ilgili hiçbir yerde tek bir sözü bile yok. Hatta kendisini çağırmaya gelenlere, baba onları bağışla ne yaptıklarını bilmiyorlar dedi. Yani Hıristiyan tebliği, Hıristiyan evangelizmi budur. Bizi çağırmaya gelseler de biz cesaretle şunu söyleyebilmeliyiz, baba onları bağışla ne yaptıklarını bilmiyorlar.
[00:10:12] Speaker A: Aynen öyle. Ona çağrıldık, o buyuruldu. Tabi bazen yerine getirmek zor insanlar söylüyorlar. Belki konuyu açıyor ama Hristiyanlık kolay bir inanç. Pazardan pazara kiliseye gidiyorsun. Hristiyanlık bu değil.
İsa Mesih her gün onu takip etmeye çağırdı bizi ve onun yaşamını merak edenleri Evangelizmin, evangelyonun ne olduğunu, iyi haberin ne olduğunu merak edenlere aslında İncil'i okumaya davet etmek istiyorum ben. Çünkü Hristiyanlığın ne olduğunu en iyi İncil anlatır, en iyi İsa anlatır. Yani bugün biz yanılabiliriz ama İncil yanılmaz, Tanrı sözü yanılmaz. Bizi etkileyen de budur. Zaten inanmamızı, iman etmemizi sağlayan da Tanrı sözüdür.
O yüzden onu okumaya davet ediyorum ben. Gerçek İncil'in ne olduğunu merak eden, İsa'nın kim olduğunu merak eden herkes... ...İncil'e okursa herhalde bu...
...tehlike ya da bu komplo teorileri ortadan kalkacaktır.
[00:11:12] Speaker B: Evet, kesinlikle. Yani İncil'e baktığımızda...
...iyi haberin...
...insanlara vaaz edilmesi, ilan edilmesi... ...şiddet yoluyla değil. Tam tersine...
...İsa Mesih'in söylediği sözlere dayanmalı. Elçilerin söylediği sözlere dayanmalı. Yine kutsal ruhun yönlendirişiyle yazılan mektuplar var. Onlara dayanması gerekiyor ve biz bunları rahatça söyleyebilmeliyiz, ilan edebilmeliyiz diye düşünüyorum.
[00:11:39] Speaker A: Aynen öyle.
O zaman belki son bir konuya değinebiliriz programı bitirmeden önce.
Dedik ya, bu komplo teorileri ya da evangelizm evangelistlerle ilgili söylentiler dışında bir Hristiyan fobisi, bir Hristiyan korkusu var sanki.
O zaman sormak isterim abi, yani sen yıllardır pastörlük yapıyorsun, kiliseye birçok misafir geliyor, bizim burada da birçok kişi geliyor, Türkiye'nin her yerinde konuştuğum kardeşler de söylüyor ama Yani bu Hristiyanlık korkusu sence nereden kaynaklanıyor? İnsanlar neden kucaklamak yerine böyle bir tehdit ya da tehlike gibi görüyor Hristiyanlığı?
[00:12:16] Speaker B: Yani az önce konuştuğumuz gibi en büyük neden bence gerçekten İncil'in mesajının anlaşılmamasıdır. Yani bu mesaj anlaşılmadığı için bir korku yaratıyor ve bir korku da yaratılıyor aslında. Yaratılan korku da kara propaganda'ya dayanıyor diye düşünüyorum. Yani İncil'leri kötü bir kitap olarak tanıtıyorlar.
kara bir kitap olarak tanıtıyorlar. Aslında ak haber diyelim oluyor kara haber. Ama öyle bir şey yok. İncil iyi haberdir ve bütün insanların yani bunu okuduğunda görecek ki bütün insanlar bunu okuduğunda görecek ki evet bu haber insanların canlarının kurtulmasını ilan eder ve sonsuz yaşama kavuşmasını ifade eder.
[00:13:00] Speaker A: Yani tabii ki İncil'le ilgili anlaşılmasıyla ilgili bir konu ama özellikle dediğin gibi hani propaganda ya da kötü gösterme çalışması da sanki bilinçli bir şekilde yapılıyor. Yani baktığımızda...
İlk okuldan başlıyor sanki.
Evden başlıyor daha doğrusu.
Yani aileler işte İncil değiştirilmiş, Hristiyanlar şöyledir, misyonerler şöyledir.
Birçok şeyle çocukları doldurmaya başlıyorlar.
Televizyon programları bunu yapıyor.
Okula gidiyorlar, okulda din dersinde Hristiyanlıkla, İncil'le ilgili aslı astarı olmayan bir sürü iddia var.
Ve bir Hristiyan düşmanlığı sanki küçüklükten empoze ediliyor, bilerek ya da bilmeyerek. Yani insanlara yanlış anlatılıyor.
Bunun önüne geçmek için ne yapmak lazım peki?
[00:13:50] Speaker B: Evet, yani Hristiyan dendiği zaman... ...akla çok olumlu şeyler gelmiyor. Yani özellikle İslam coğrafyasında.
Ama aynı zamanda...
...evangelik dediğimizde daha da...
Bize kararlı tavır.
Az önce kullandığınız sözcük vardı. Misyoner dediğinizde...
...yani yüz kişiye sorsak... ...bir kişinin aklına iyi bir düşünce gelmez.
[00:14:12] Speaker A: Tüyler rütbeli herhalde.
[00:14:13] Speaker B: Evet, tüyler rütbeli. Çünkü bu kara provokanda sonucunda öyle bir anlam kazandırılmış ki...
Kişi bunları görünce de korkuyor doğal olarak ve bir korku yaşıyor. Nasıl aşılabilir? En kolay şey İncil'i okumak. Yani en kolay olan, en basit çözüm bu diye düşünüyorum. Ve aynı zamanda tabii ki gerçek Hıristiyanlarla yani Kutsal Kitap'a bağlı Hıristiyanlarla gerçek denilince onu deneye çalışıyoruz.
[00:14:36] Speaker A: Gerçek Hıristiyanlık bu değil.
[00:14:38] Speaker B: Gerçek Hıristiyanlık bu değil falan demek istemiyorum ama yani Kutsal Kitap'a bağlı Hıristiyanlarla tanışmalarını önerebilirim. Ve yine bir kitabeyli anlayışa sahip bir kiliseye katılmalarını tavsiye ederim. Ve kendi gözleriyle görerek kendi fikirlerini oluştursunlar. Yani bir gün bir örnek anlatayım. Bir kişiyle karşılaştım. İncil almak için gelmişti. Konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor. Yani bildiğimiz İncil hakkında ne kadar olumsuz şey varsa her şeyi söylüyor. Yani dinliyorum.
Anlatmaya çalışıyorum ama o beni dinlemiyor.
En sonunda şöyle bir soru geldi aklıma.
Siz dedim, İncil'i okudunuz mu?
Adam hayır dedi.
Okumadığınız bir kitap hakkında nasıl bu kadar konuşabilirsiniz dedim.
[00:15:25] Speaker A: Yani o işte aynen kara tablomuz o zaten. Hiçbir şey okumuyoruz.
Ama her şeyi bildiğimizi zannediyoruz. Benzeri bizim kilisemizde de çok yaşanıyor. Birçok kişi geliyor. Profesör geldi. Üniversitede profesörlük yapıyor.
Başladı toplumun böyle bilinçsizce söylediği şeyleri söylemeye.
Ne iş yapıyorsunuz dedim. İşte falan üniversitede profesörüm söylemeyeyim öyle orayı.
Üniversiteyi de karalamak gibi olmasın.
Hocam dedim siz öğretiyorsunuz ya. Yani en üst kademede profesör olmuşsunuz.
Gençleri yetiştiriyorsunuz.
Ama dedim yani İncil'i okudunuz mu? Siz Hristiyanlığı gerçekten biliyor musunuz? Yok ama zaten bildiğimiz şeyler bunlar diyor. Yani adam profesör olmuş ama yani İncil'i okumadan Hristiyanlık hakkında sadece toplumun söylediği o ön yargı ve yanlış şeylerle gelip kilisede diyor ki ya zaten bildiğimiz şeyler okumaya ne gerek var?
[00:16:26] Speaker B: Hatta şunu da söyleyeyim. İlayatçısı bile dört İncil var diyor.
Şimdi aslında İncil yirmi yedi bölümden oluşuyor. Bu yirmi yedi bölüm içinde kitap ve kitapçıklar var. Örneğin Matta, Markos, Luka, Yuhan'la İsa Mesih'in öğretisini ve hayatını anlatır.
Elçilerin işleri ilk kilise tarihini anlatır. Mektuplar kutsal ruhun yönlendirişiyle yazılmıştır ve kutsal ruhun yönlendirişiyle yazıldığı için kutsal yazılar olarak kabul edilir. Bir de vahiy dediğimiz eskiotolojik bölüm vardır son günlerle ilgili. Bunların toplamı 27 bölüm 1. yılı yapıyor. Ama git yani birçok ilahiyatçıya sol 4. yıldan da suç eder. Ama bunu bir doğru düzgün ifade edemiyorlar yani.
[00:17:07] Speaker A: Tüm kutsal kitabı bile İncil olarak söyleyenler var. O da yanlış çeviriliyor. İngilizce'de Bible diye geçiyor. Tüm Tevrat, Zebur, İncil'e İncil diyorlar. İncil'i diye çeviriliyor. Çok yanlış anlaşılma var. Dolayısıyla çözüm yeri Hristiyanlar olmalı.
Bu yanlışlar basımlarda bile görülüyor. Yani adam basıyor, hiç kimseye danışmamış Hristiyanlıkla ilgili bir kitap basıyor.
Çeviriler yanlış, kullanılan kelimeler yanlış. Yani gidip belli ki hiç kimseden bir fikir almamış.
Yani temel sorun da bu. Yani biz açığız.
Kiliseler açık. Lütfen gelin. Danışmak istediğiniz, sohbet etmek istediğiniz, sormak istediğiniz, öğrenmek istediğiniz şey varsa Hristiyanlardan öğrenin. Niye?
Şimdi televizyon kanalı var, ismini vermeyeyim.
Sürekli Hristiyanlıkla ilgili bir program yapıyorlar. 3-5 kişi toplanıp sohbet ediyor orada.
Bir tane Hristiyan görmedim bugüne kadar.
Aynı adamlar, aynı kişiler sürekli orada Hristiyanlık şöyle, Hristiyanlık böyle, İncil şöyle söylüyor, onlar şöyle inanıyor.
Bir de bilinçli yapıldığını da düşünmeye başlıyorum artık bir yerde.
O kara propaganda'nın bir parçası işte. Yani insanlara sürekli olumsuz bir Hristiyanlık profili portresi çizmek.
Yani ona değinmişken belki son dedim ama bunu da sorayım. Öyle kapatalım programı.
Herhalde yanlış anlaşılan şeylerden biri. Az önce biraz değinir ama belki genişletip sonra programı kapatabiliriz. Misyonerlik.
Misyonerlik nedir abi? Evangelizmle herhalde çok bir farkı yok. O ayrımı belki anlatabiliriz.
Bir olduğunu da söyleyebiliriz. Öyle kapatabiliriz.
[00:18:51] Speaker B: Efendim geliyorum. İncil yani müjde, iyi haberi ilan etmek anlamına geliyor. Misyon nerese görevle misyon görev görevlendirmeyle ilişkili yine o konuştuğumuz ayette olduğu gibi gidin bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları baba oğul ve kutsal ruhun adıyla vaktiz edin. Size buyurduğum Her şeye uymayı öğretin.
İşte ben dünyanın sonuna dek sizinle birlikteyim dedi isamesi ve görevlendirdi. Yani misyon, misyoneri oradan geliyor. Yani bir misyonerin görevi bu buyruğa itaat etmek ve 8 milyar insana da müjdeyi severek, sevinçle, koşarak ulaştırmaya çalışmaktır diyorum yani.
[00:19:31] Speaker A: Güzel, sağ ol abi. Yani o da çok yanlış anlaşılan bir tanım çünkü o misyoner deyince yine evangelistlerde olduğu gibi deli gibi komplo teorileri patlamaya başlıyor. Ama basit yani bu misyonu edinmiş, bu amacı edinmiş, benimsemiş ve bunu anlatan kişi misyonerdir.
Yani aynı şey farklı inançlar için, farklı felsefeler için de kullanılabilir. Herkes kendi düşüncesinin görüşünde bir yerde sanki misyoneri gibidir. Yani onu yaymaya çalışıyor, anlatmaya çalışıyor.
[00:20:02] Speaker B: Yani eğer yanlış bilmiyorsan buradan giden bir din adamı başka bir ülkede hizmet edecekse misyoner olarak gidiyor diye.
[00:20:10] Speaker A: Yani her ne kadar kabul etmiyorsanız o şekilde.
[00:20:12] Speaker B: Misyoner yazıyor efendim.
[00:20:15] Speaker A: İyi. Çok teşekkür ederim abi. Güzel bir sohbetti. İyi bir programdı.
O zaman değerli dostlar izlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Eğer sorularınız varsa ya da daha sonra çekilmesini istediğiniz, değinilmesini istediğiniz konular varsa lütfen yorumlara yazmayı unutmayın.
Kanalı beğenip takip ederseniz daha çok videomuzla karşılaşacaksınız. Hepinize teşekkür ediyorum. Esen kalın.