Episode Transcript
[00:00:00] Speaker A: Arkadaşlar merhaba. Özgür C'ye hoş geldiniz. Bugün Emre kardeşimle birlikte İznik hakkında konuşacağız. Özellikle doğru bilinen yanlışlara bakacağız. Hoş geldiniz ve hoş geldin Emre kardeşim. Hoş bulduk.
[00:00:11] Speaker B: Emre C'ye hoş geldiniz.
[00:00:12] Speaker A: Yani bazılar öyle dese de o sapkın öğretiler falan.
[00:00:16] Speaker B: Bu savaş bugün bitecek.
[00:00:17] Speaker A: Konstantin gerekiyor demişti bir ara.
[00:00:20] Speaker B: Aynen bize bir Konstantin gerekiyor.
[00:00:22] Speaker A: Bizi bir araya toplayacak.
[00:00:23] Speaker B: Birleştirici güçü arıyoruz.
[00:00:25] Speaker A: Evet İznik, 1700 yıldır konuşulan konular var ama özellikle ülkemizde bazı şeyler, yanlış öğretiler yayılmaya devam ediyor.
[00:00:33] Speaker B: Doğru biliniyor.
[00:00:34] Speaker A: Doğru biliniyor ve yayılıyor doğru olarak fakat bu sadece o konu hakkında değil. Bir tane örnek paylaşmak istiyorum İznik Konsili hakkında. Bu cümleleri duyunca, idrak edince biraz zaman alabilir. Ne düşünüyorsun? Şöyle diyor bir arkadaşımız, konsey için toplanacak rahiplerden Hazreti İsa'nın tanrılığına inanmadıklarından dolayı tek tanrıya inanan rahiplerin yolda öldürülmesi sonucu İsa'nın, Tanrı'nın oğlu fikri tek amaç olarak gösteriliyor.
[00:00:58] Speaker B: Bravo. Evet. Beraber alkışlıyoruz şimdi arkadaşımızı. Yani bu arkadaşın Arius'u bilmiyor o zaman çünkü Arius konsildeydi. O zaten tartışmanın ana figüranlarından bir tanesiydi. Kendisi oradaydı ve onu destekleyenler de oradaydı.
[00:01:17] Speaker A: En tanınan kilise tarihçisi orada, onu destekliyordu.
[00:01:21] Speaker B: Ona karşı olanlar da oradaydı, hep birlikte tartıştılar zaten. Bununla uğraşana kadar direkt Arius'u öldürselerdi daha kolay olurdu. Neden Arius'u bıraktılar o zaman? Ve de Arius'un en güçlü destekçileri oradaydı.
[00:01:34] Speaker A: Ve o destekçiler de İmparatora en yakın Hristiyanlardan birkaçıydı.
[00:01:39] Speaker B: Şey değildi yani böyle bir Mısır'ın ücra köyünden gelen biri değildi yani. İmparatora en yakın adam orada Arius'u destekliyordu. Sanırım sen de söylemiştin herhalde tartışmanın sonunda aslında Arius'a karşı bir düşünceye giriyor sonra.
[00:01:54] Speaker A: Birçoğu taraf değiştiriyor çünkü tartışılıyor.
[00:01:58] Speaker B: Ama o adam yani bir imparatora yakındı ve bu bağlamda senin hani böyle bir şey söylemen çok abesk bir durum oluyor.
[00:02:05] Speaker A: Evet evet evet evet. Fakat bu sadece bir başlangıç. Şimdi Türkiye'de Hristiyanlık hakkında birçok böyle söylemler var. Her geçen gün daha da farklı ve garip cümleler duyabiliyoruz. Tarihsel anlamda hiçbir bağı olmayan fakat hikaye olarak anlatınca kulağa hoş gelen Bunun nedenlerinden bir tanesi dediğin gibi ana metinlerle uğraşmamaları ya da okumamaları, araştırmamaları, hatta chat chipitiye bile sormamaları desem yeridir. Var mı senin düşüncen? Yani eminim bir Hristiyan olarak karşılaşıyorsundur. Yani Hristiyanlık bunu öğretiyor kardeşim. İncil bunu diyor.
[00:02:35] Speaker B: Bilen birine bilgi satma... Problemimiz var yani böyle şey, öyle komik anıları olan insanlar da var. Böyle YouTube'da bazen denk geliyorum işte bir mühendise, ya bu böyle olmaz ya falan diyor. Sonra adamın mühendis olduğunu öğreniyor, utanıyor falan. Yani pilota işte ders vermeye çalışır, uçağı şöyle tutsan yani. Böyle havalarımız var yani ama Metin'le ilgili bir bilgisi yok ama görünüşte Metin'i çok iyi ifade ettiğini söylüyor. Bu da bence rahatsız ediyor yani. Dinleyenler işte o kişinin çok bilgili olduğu gafletinden dolayı ne söylerse kabul ediyor. O da çok tehlikeli oluyor.
[00:03:10] Speaker A: İyi dinleyenler olsa mesela birazdan paylaşacağım videoda. İyi dinleyen bir insan o birinci dakikada der ki kardeşim bunu bir durduralım. İzlemesek de olur. Sözler Köşkü bir video yayınladı. Bu videoyu izleyen 4 yıl önce yayınladı. Yani bayağı bir zaman geçti üstünden. 96 bin defa izlenmiş.
[00:03:25] Speaker B: Hala kaldırmadı mı?
[00:03:26] Speaker A: Aynen. Orada duruyor. Bu videoyu izleyen Hristiyan kalamaz. İncil İslamiyeti kabul ediyor mu? İzledim. Hristiyanım hala. Yalan! Yalan haber.
[00:03:34] Speaker B: Yalan!
[00:03:35] Speaker C: Yalan söylüyorsun!
[00:03:37] Speaker A: O zaman ben bir videonun bir kısmını oynatmak istiyorum.
[00:03:40] Speaker B: Tamam. Hadi bakalım. Ben Hristiyan kalacak mıyım?
[00:03:42] Speaker A: Bakalım. Acaba. Ahmet!
[00:03:46] Speaker C: Bak düşme ha!
[00:03:48] Speaker A: Yok bir dakika.
[00:03:49] Speaker B: Birazdan.
[00:03:49] Speaker A: Birazdan. İzlemeye devam edin. Bakalım.
[00:03:52] Speaker B: Emre C. devam edebilecek mi? Videonun sonunda. Videonun sonunda bir açıklama yapacağım.
[00:03:56] Speaker A: Hemen bakalım Sözler Köşkü'nden bu videoya. Ben öyle inci hafızı falan değilim ha.
[00:04:01] Speaker B: Baştan sona okumadım.
[00:04:02] Speaker A: Risale-i Nur eserlerinde bahsedilen ayetlerin birkaç tanesini aldım.
[00:04:05] Speaker B: Bugün sizlerle de onu paylaşacağım.
[00:04:06] Speaker A: Ne olur git ya. İncil'i baştan sonuna okumadım, hafız değilim. Risale-i Nur mektubat, 19. mektup, 16. işaretten bize okuyacak şimdi arkadaşımız. Ama okumadan önce bence yeterli bir bilgiye ulaştık.
[00:04:21] Speaker B: Kaç dakika video?
[00:04:21] Speaker A: 13 dakika 42 saniye.
[00:04:22] Speaker B: Kaç dakika, kaçıncı dakikasındayız?
[00:04:24] Speaker A: Şu anda 58. saniyedeyiz.
[00:04:26] Speaker B: 13 dakika kazandık. İncil'i okumamışsın. Bu gerçekten bir problem. Hafızı değilim diyorsun. Tamam, okey. Olmaz artık. Olmayabilirsin ama İncil'le ilgili bir şey öğreteceksin ve bunu izleyen adam, Hristiyan adam, Hristiyan kalamayacak. O kadar netsin. O zaman dostum senin İncil'i okumuş olman lazım. Yani burada kullanacağın ayetlerin metin içerisinde ne olduğunu nasıl bileceksin? Ne anlama geldiğini? Yani bir cümle çekeceksin, kendi çıkarın için kullanacaksın ya da bir cümle çekeceksin, saldıracaksın. Ama metin bunu ne diyor? Yani mesela benle oturup karşılıklı konuşsa bu arkadaş büyük ihtimalle ya da herhangi bilen bir Hristiyanla konuşsa Eminim ki burada bu videoda o 10 dakika ne savunuyor bilmiyorum. Yani gerçi izlemeyeceğim de. Yani 13 dakika kerdeyim ben. O 13 dakika Hristiyanlıkla ilgili ne söylüyorsa söyleyemez. Eminim yani şu andan itibaren. Çünkü İncil'i okumamışsın ki. Kullanacağın ayetlerin bölüm içinde ne ifade ettiğini de bilmiyorsun. Aynısını sana yapalım o zaman. Yani ben de Kur'an'dan bir ayet çekeyim. Anlatayım bir şeyler. Havadan. Akıllı bir adam durdurup beni şey demez mi? Dostum ne yapıyorsun ya? O ayet işte şu surede geçiyor ve şu surenin metninde bunu anlatıyor. Aynı şey onun içinde geçerli. Bunu herhangi bir şey için yapabilirsiniz. Tolstoy için yapın, ne için yaparsanız yapın. Bir tane akıllı adam çıkar ve der ki dostum dalga mı geçiyorsun yani? Tolstoy'u ortadan böyle açıyorsun ve diyorsun ki Tolstoy bunu düşünüyormuş.
[00:05:51] Speaker A: Ben hepsini okudum hocam. Lütfen.
[00:05:52] Speaker B: Şaka yaptım. Savunamam. Belki Tolkien'de biraz iddialar ederim de. Ama demek istediğim hani bu biraz şey yani aşağılamaya da giriyor. Videonu izledik dostum. 58 saniyede Hristiyanlık'ta kalmaya karar verdik.
[00:06:05] Speaker A: Bu paylaşımlara, bu videolara baktığımız aslında bu gündelik hayatta gördüğümüz bir şey. Çoğu insan böyle konuşuyor. Yani ben okumadım ama bir hocaefendi bana böyle dedi, bir hacı böyle dedi, İncil'i okumuş arkadaşım böyle dedi. Bir arkadaş var ve onun İncil'i okuduğunu ve anladığını, idrak ettiğini düşünüyor. Ona iman ediyor aslında, ona güveniyor. İman güvenmektir. İman ettiği arkadaşının sözlerini ben de okudum, ben de kabul ettim sonuçta bu inancı. O zaman beni de, bana da ima etmen gerekiyor. Ben de senin arkadaş olalım, sen de bana güven. Böyle bir düşüncede olan bir insanın bu fikirleri kendisi edinmesi gerekir. En azından şey diyebilsen ya, bir önceki ayette bunu diyor, bir sonraki ayette bunu diyor. Uyum içinde fikrini destekleyebilsin. Fakat videonun bir kısmını ben dinledim ve gerçekten oradan beri cımbızla şunu çekiyor, bunu alıyor. Greg Chayle elbette yani İncil'i okumayan adam Greg Chayle'i nereden bilecek? Alıntı yaptığı kitap da sonuçta Greg Chayle'i bilen bir insan değil. Hristiyan teolojisini bilen bir insan değil. Yani İncil değiştirildi ama bak burada peygamberimizden bahsediyor. Nasıl oluyor? Bugünkü konumuz bu değil. Bugünkü konumuz İznik Konsili. İznik Konsili için bir video var. Habertürk'ün Bilim, Tarih ve Felsefe kanalında, YouTube'da. 143 bin defa izlenmiş. 2 yıl önce yayınlanmış. Yaklaşık yine 2 yıl önce konsil tarihi yaklaşık Mayıs ayında yayınlanıyor diye hatırlıyorum. Tanrı'nın yönettiği İznik Konsili 400 tane İncil'e, 4'e indirilmiştir. Prof. Dr. Mehmet Çelik yapmış videoyu. Fatih Altaylı var karşısında, bir kişi daha var yanında. Ve şey oldum, böyle izlerken... Gerim gerim gerildim. O profesör ve doktor başlıkların uyumsuzluğuyla yüzleşmek. Yani elin titrer ya, böyle kızarsın bir şey diyemiyorsun. İşten geçmiş, yazsan da bir şey fayda etmiyor. Doluyorsun ama dedim ki ben en iyisi Emre kardeşimle birlikte yapayım ben bunu.
[00:07:46] Speaker B: Bunu podcast'e taşımaya alalım ya.
[00:07:47] Speaker A: Bir Adana bir Mersin'in yanına gelsin bunu.
[00:07:49] Speaker B: Bir sonraki podcast'te buraya şey istiyorum ya. Biraz tantuni, biraz çiğ köfte, ciğer, bir şey alalım artık.
[00:07:57] Speaker A: Ateşimiz yükselsin. Direkt acı sosa gömerek giyerim. Bakalım. Yani birlikte dinleyeceğiz videoyu. Durup, yorum yapıp devam edeceğiz. Hazırsan başlayabiliriz.
[00:08:08] Speaker C: Başlayalım. Konsil, ilk ökümenik konsildir. Evrensel konsildir. Bu konsilde ne yapılmış?
[00:08:14] Speaker A: İlk ekumenik konsildir. Çok doğru.
[00:08:16] Speaker B: Doğru.
[00:08:17] Speaker A: Yaklaşık 25 tane konsil sinot oldu. Küçük, yerel buluşmalar oldu. Fakat ilk ekumenik konsildir. Mükemmel bir bilgiyle başladık. Tebrikler.
[00:08:26] Speaker B: İlk sözleri doğru.
[00:08:27] Speaker A: Doğru. Hadi bakalım. Ondan sonrası zaten problem.
[00:08:29] Speaker C: 400 tane farklı öğreti masaya yatırılmış ortak bir amentü.
[00:08:35] Speaker B: 400 öğreti.
[00:08:36] Speaker A: 400 farklı öğreti.
[00:08:39] Speaker B: 65 günde iyi başarmışlar.
[00:08:41] Speaker A: 400 farklı öğreti. Bildiğimiz kadarıyla biz cahil insanlar, doktor araştırmalarına göre ana nedeni elbette arıyorsun fikirleri ve öğretileriydi. Ana nedeni oydu. Birçok farklı konuda öğretiler çıktı sonunda ama 20 öğreti yayınlandı. Yani 20 kanon yayınlandı. Fakat 400 tane... 400 rakamıyla çok sevdası var Prof. Dr. Mehmet Çelik'in. Geleceğiz birazdan. Bir yerde daha 400 diyor, orada kalmıyor.
[00:09:07] Speaker B: Dinlerken de belki alt metni olarak kalabilir bu düşünce. Yani ana birleşme sebebi Aryüsçülüğün ortaya attığı İsa'nın tanrılığıyla ilgili olan öğretileriydi. Zaten bu büyük bir kaosa sebep oldu. Kendisi rahip olarak, görevli biri olarak. bunu öğretmeye başladı ve bu büyük bir tartışmaya yol açtı. Bunun sonucu gerçekten Hristiyanlık Roma İmparatorluğu içerisinde yayılmıştı doğru ve buna da zaten Konstantin artık buna bir çözüm olarak herkesi bir araya getirmeye karar verdi. Hatta Konstantin o konsilin aslında yöneten hakemliğini yapan kişi oldu.
[00:09:44] Speaker A: Yani şey anlamında yöneten, bir düzen sağlamak için.
[00:09:47] Speaker B: Düzen için, şey değil. Yani evet bunu beğendim, bu öğreti kalsın, bunu öğrendim, bu öğreti kalsın, bunu sürgüne yolluyorum gibi bir tavırda değil. Sadece bir hakem, bir düzenleyen oranın o düzenini sağlayan kişi olarak kaldı. 400 öğreti çok. O kadar yani Arius'un da tartıştığı konu çok ciddi bir konuydu ve gerçek derin bir konu. Her şeyi değiştiriyor çünkü. İncil'in bütün perspektifini, bakış açını değiştirir. O yüzden çok ciddiye alındı ve belki 400'den fazla konuya bile girmiş olabilirler bunu açıklamak için.
[00:10:19] Speaker A: Masaya yatırılmadı 400 konu.
[00:10:20] Speaker B: Ama 400 konu masaya yatırılmadı. Tabii onun dışında daha sonra alınan kararlar da var kilise disiplinleriyle ilgili, kilisedeki ibadet düzenleriyle ilgili. Yine evrensel bir bildirge yayınladılar ama burada bahsettiği şey biraz fazla gelmiş yani.
[00:10:35] Speaker A: Arius, İskenderiye Kilisesi'ne bağlı fakat Libya'da görev yapıyor. Libya'da İskenderiye Kilisesi'ne bağlı. O bölge bayağı büyük bir bölgeye hitap ediyordu İskenderiye Kilisesi. Orada görevde olan Piskopos ve onun bir nevi yardımcılığını yapan Atanasius, yanlış hatırlamıyorsam lütfen gidin sorgulayın.
[00:10:51] Speaker B: Arayış tarafına güvenmeyin.
[00:10:52] Speaker A: Atanasius çok sert bir şeyle karşıydı Arius'un öğretilerine. Yani böyle de bir arka bilgiyi verelim. Yani birlikte geliyorlar. Aynı kilisede bir grup diyor ki, ''Hayır.'' Ona zıt bir şekilde İsa Mesih'in hem oğul, hem insan, hem tanrı olduğunu savunuyor.
[00:11:06] Speaker C: Belirlenmiş. İznik âmentüsü bugün bütün kiliseler tarafından, bütün mezhepler tarafından, tarihte yok olup gitmiş mezhepler tarafından da tartışılmayan tek itikatnamedir.
[00:11:19] Speaker A: Bütün mezhepler tarafından, elbette kült olanlar için değil de, doğru protestan, ortodoks ve katolik bütün herkes bu öğretiyi kabul ediyor. Elbette bu mormonlar yahuda şahitleri kabul etmiyor.
[00:11:32] Speaker B: Yani onlar zaten Hristiyan değiller o yüzden sorunumuz yok.
[00:11:35] Speaker A: Kendilerini Hristiyan olarak tanıdıkları için.
[00:11:37] Speaker B: Özellikle işte Protestant Kisisi, Roma, Katolik Kisisi, Ortodos Kisisi temel aldığı bir döküman ama içeriğinde uygulamadığımız ya da farklı düşündüğümüz bazı kilise disiplinleri ya da kilise pratik anlamdaki bazı noktalarda uyumsuzluklar var.
Uygulama şekli değişiyor ama metinde... Metinde genel anlamda İsa'nın baba, oğul ve kutsarun açıklamaları, İsa'nın babanın özünden olması ile ilgili açıklanan bildirgeler... Grekçesini söyleyemiyorum ben. Çok fazla o ve u var. Ama genel anlamda kabul ediyoruz, tartışmasız değil. Biz de tartışıp onun nedenini iyi anladığımız bir metin olduğu için kabul ediyoruz.
[00:12:16] Speaker A: Bu tartışmasızlık bizim dilimizde çok yayılmış.
[00:12:20] Speaker B: Bence de.
[00:12:20] Speaker A: Tartışmasız bir konu.
[00:12:21] Speaker B: Bu şey demek yani, aa tamam kesin kanun. Evet, İsa'nın tanrılığı Hristiyanlık için kesin bir kanundur. Doğru mu? Doğru. Ama her Hristiyan bunu tartışarak buna iman eder. Bunu anlayarak, bunu kabul ederek iman eder. Orada yazdığı için değil. Burada yazıyor ve bu yüzden kabul ediyorum değil. Onu gerçekten ben de İsa'nın tanrı olduğuna iman ediyorum dersin. Yani bu iman ikrarımızda da vardır. O yüzden tartışılmaz kavram biraz garip yani.
[00:12:50] Speaker C: Konsilde ne yapılmış?
400 tane farklı öğreti masaya yatırılmış 400.
[00:12:55] Speaker B: Tane farklı öğreti masaya yatırılıyor ama aynı zamanda 400 tane belki aynısı şeyi kastediyor olabilir.
[00:13:02] Speaker C: Kiliseler tarafından, tüm mezhepler tarafından tarihte yok olup gitmiş mezhepler tarafından da tartışılmayan tek itikadnâmedir. İkincisi bu 400'ün üzerindeki İncil'ler Pavlos'un Hristiyanlık.
[00:13:17] Speaker B: Şimdi 400... 400 çok ya.
[00:13:19] Speaker A: 400'Den fazla İncil. Nasıl bayağı bir büyük bir masa olması gerekiyor. Sallama olayı. Gerçek olması için. Bayağı bir 400 tane kitap. Bir de şey değil ki böyle küçük.
[00:13:28] Speaker B: Bu kitaplardan da değil. Yani hani papürüs oldu.
[00:13:30] Speaker A: Papürüs, Allah.
[00:13:32] Speaker B: Hani biraz şey yani. Şimdi şöyle bir kitap olsa.
[00:13:35] Speaker A: 400 tane.
[00:13:36] Speaker B: 400 tane çok.
[00:13:36] Speaker A: Bir de bu masayı kim kaldıracak?
[00:13:38] Speaker B: Ama o zamanın insanları şey, taze et yedikleri için daha güçlü olurdu.
[00:13:43] Speaker A: Ya şöyle bir şey var, 400 incil diyor, bir kanıt güzel olurdu. Yani 400 tane incili say hocam bana. 400 değil, şöyle yapalım, 100 tanesini say.
[00:13:51] Speaker B: 100'Le değil, 50'sini say. 50'sini say. Birinci konu şey bence burada, değerlendirilmesi gerekiyor. Yani bir profesör bunu söylüyor anlıyorum ama burada İznik konsilini neden böyle bir yorumluyorlar? Yani çünkü İnci'nin değiştirildiğini kanıtlamak için ellerinde hiçbir materyal yok. Tarihi bir olayımız var ve bu olay hikayesini yanlış ifade ederlerse kanıta gerek yok. Ama problem şu, o günle ilgili de kanıt var. Yani Roma İmparatorluğu da öylesine bir imparatorluk değildi. Her şeyi not tutuyor. Kimler katıldı? Kaç kişiydi? Yani ortalama birçok fikrimiz var. Bazı kayıtlarda işte 200, bazılarında 250, bazılarında 300 diye olabilir ama yani belirli başlık hiç olmazsa kimlerin katıldığını biliyoruz. Bir de 400 İncil orada diyelim ki seçildi. Salladılar. Şansa. Şansa da diyelim ki 4 tane. Hatta Marcus Luca Johanna düştü. Kalan mektuplar nerede? Yani onlar neye göre dahil edildi İncil'e o zaman. Burada patlıyoruz. İkincisi İznik Konsolosluğu 325 ama bizim elimizdeki İncil'ler 325'ten önce. Orada seçilenle burada bulunan nasıl aynı olabilir? Yani Mısır'da imanlı diler, şans eseri, sallıyorlar, seçiliyor 4 tane. 325'ten çok öncesinde, 150-200'lerde Kıptiler de aynı bölümleri seçip yazıyor ve iman ediyorlar buna. Aynı öğretiye iman ediyorlar. İsa'nın Rab olduğuna iman ediyorlar.
[00:15:16] Speaker A: Kıptiler o zaman İznik Konseri'ni yönetti mi diyorsun sen burada? Seçtiklerini götürüp... Arkadaşlar bunları biz kabul ediyoruz.
[00:15:23] Speaker B: O zaman Suriye'ye gidiyoruz, Antakya bölgesi. Orada 150-200'lerde bulunan Süryanice İncil'ler var. Aynı İncil'leri tesadüfe bak hem de İznik Konsülünden önce bu adamlar okudukları İncil, İznik Konsülünde onların iddia ettiği yani seçildi dedikleri İncil ile aynı. Benim için daha komik şey oluyor. İznik'te hadi bu tamam ama daha sonraki yıllarda İznik Konsülünden 100 yıllar sonra 1970 yıllarında Mısır'da bir papürüs satışında mesela bulunuyor. E şimdi otomatik olarak benim de aklıma şu geliyor yani bu adamlar peygamber olmalı bu adamlar yani İznik konsülünde hangi kitapların sallandığında kalacağını tahmin ederek onu okuyup iman etmiş adamlar. En başa dönüyorum bu çok alaycı bir yaklaşım. Bir şeye inanıyoruz ama inancımızın temeli kumar.
[00:16:16] Speaker A: Bunun bir profesörün söylemesi. Mesela Amerika'da bunu söyleseler, Fatih Altaylı var. Okunmuş olduğu için her konuda bir fikri olacak. Her konuda o biliyordur. Saygın, kişiliğinden, karakterinden bahsetmiyorum. Öğretileri yanlış.
[00:16:30] Speaker B: Öğretmenine ya da profesörüne de bir şey söylemek istemiyorum. Bu konuyla ilgili söyledikleriyle tartışıyorum. Diğerlerini bilemem. Saygısızlık da gerçekten etmek istemiyorum. Sadece yazdığın tezde kullandığın kaynakları belirtmen gerekiyor.
[00:16:43] Speaker A: Kaynağının kaynağına diyorsun zaten.
[00:16:45] Speaker B: Evet kaynağın kaynağının kaynağına kadar gidiyorsun ve tez başlığın tezini anlatmamalı. Sert kuralları olan bir şey yazıyorsun, profesörlüğe kadar gidiyorsun. Böyle bir alışkanlıktan gelen bir profesörün konu izni konsülü olunca, diğer çalışmalarını bilmiyorum çünkü ama belki diğerlerini de dediğim gibidir. Konu izni konsülü olunca mı rahat davranıyor? Ha ne de olsa bütün toplum izni konsülünün. Böyle olduğunu zannediyor.
[00:17:12] Speaker A: Evet.
[00:17:12] Speaker B: Ben de bunu söylesem kimse de sallamaz yani.
[00:17:14] Speaker A: Burada bir parantez açayım. 27 saniye dinledik şu ana kadar.
[00:17:18] Speaker B: Ve çok... Belki 10 dakika olmuştur.
[00:17:20] Speaker A: Aralar...
[00:17:21] Speaker B: Aynen. Bu video çok uzun geçti.
[00:17:22] Speaker A: Biraz dinleyelim. Bence şey yapalım.
[00:17:23] Speaker B: Tamam.
[00:17:24] Speaker A: Hadi. Biraz daha uzun dinleyelim.
[00:17:25] Speaker C: İkincisi bu 400'ün üzerindeki İncil'ler, Pavlos'un Hristiyanlık anlayışı, onun Risalelerin ilkeleri esas alınarak... Sempol. Evet. 4 tane kanonik, meşru İncil kabul edilmiş.
Matta, Markos, Luka, Yuhanna. Onun dışında kiliselerin bu başıboşluğunu da yok etmek için organizasyona gidilmiş.
[00:17:52] Speaker A: Fazla bir zaman geçmedi. Böyle söyleyeyim.
[00:17:54] Speaker B: Fazla zamanınız yok.
[00:17:56] Speaker A: 57 saniye dinleyebildik.
[00:17:57] Speaker B: Burada zaten kendi içinde çelişiyor. 400 tane inci konulup, 4 inci sallanarak şans eseri seçildi mi?
[00:18:04] Speaker A: Koca şey demedi.
[00:18:05] Speaker B: Sallanmıyor sallama herhalde anladığım kadarıyla.
[00:18:07] Speaker A: Kart gibi sallama.
[00:18:08] Speaker B: Başka bir yerden sallayıp, Paulus'un öğretileri baz alınarak seçildi diyor. Ama burada problem şu, Paulus'un kendisi zaten bu dört bölüme bakarak, dört bölümden haberdar. Yani Marco zaten erken yazılan bölümlerden biri.
[00:18:24] Speaker A: Yetiştiriliyor bir yandan da.
[00:18:26] Speaker B: İncil'in yazarları, Tanrı'nın esinini almış olan bu elçilerin birbirlerinin mektuplarından haberdar olduğunu biliyoruz. 1. Petrus'ta görüyoruz Paulus'un yazılarıyla ilgili neler söylediğini ve hepsi için Tanrı esinidir deniyor. Bir kere orada zaten patlıyor düşünce. İkincisi özellikle şu organizasyon olarak düzenlenmeyle ilgili. Başıboşluk. Yani Hristiyanlık bir baş arayışında değil zaten. Hristiyanlık organize edilmiştir zaten. Yani gerçekten İncil'i doğru düzgün bir şekilde okuyan birinin Yani şu sözü söyleyebileceğine inanmıyorum. Başıboşluk diye bir durum yok. İncire göre kilisenin başı Mesih'tir. Episkoposlar tarafından, Episkoposlar atanır, ihtiyarlar atanır. Paulus bunu yapmıştır. İsa Petrus'a koyunları gütlemiştir. Yani kilise zaten başıboş değildi. Burada siyasi olarak eğer bunu söylemek istiyorsa da İskenderiye Patriği gibi, Kudüs, Şam gibi patrikler zaten vardı.
[00:19:24] Speaker A: Patriklerin hepsi vardı. Öldürüyorlar.
[00:19:25] Speaker B: Roma tarafında öldürülüyordu ve şu ibareyi unutmamaları gerekiyor dinleyicilerin. Hristiyanlık Roma tarafından kabul edilmedi, katledildiler. Katledildiklerinin 6 katı büyüdüler her seferinde. Hristiyanlık savaşarak ya da... 6 katı derken neyi kaçıyor?
[00:19:42] Speaker A: Çünkü ben şeye baktım geçtiğimiz... Birkaç bin öldürüyor.
[00:19:46] Speaker B: 10 binler çıkıyor Hristiyan oluyor.
[00:19:49] Speaker A: Şu anlamda onu kabul ediyorum. 200'lerin sonuna geldiğimizde İznik Konsülü öncesi %10'a ulaşıyor. Roma İmparatorluğu'nun %10'u Hristiyan oluyor.
[00:19:56] Speaker B: Bu anlamda zaten Konstantin bunu böyle kabul edebilir diyeceğim ama yani Kudüs'e özel bir saygı verildi İznik Konsülünden sonra. Patriklere özel bir alan verildi ama bunlar onlara verilmeden önce zaten var olan şeylerdi. Roma bunu inkar ediyordu.
[00:20:13] Speaker A: Ya da kiliseler arası farklılıklar vardı.
[00:20:15] Speaker B: Ve zaten senin başta söylediğin gibi kiliseler birbirlerine mektuplaşıyorlardı. Yani ihtiyarlar birbirlerine yazıyorlardı.
[00:20:22] Speaker A: Biz bu durumda böyle yaptık. Siz ne yapıyorsunuz?
[00:20:23] Speaker B: Siz ne yapıyorsunuz? Zaten bir iletişim, bir haberleşme vardı. Ve kilise sadece bu topraklarda değildi. Roma ve ötesine, Asya bölgesine, Afrika bölgesine zaten birçok yerdeydi. Ve bu kişiler patrikhanelere meyil atıyorlardı. Yani mektuplaşıyordu bu insanlar. Ve bir zaten düzen vardı. İznik Konsülü'nden sonra sadece Roma da bunu onaylamış oldu. İznik bu kararı almadı. Fazla İznik'e yükleniyoruz. İznik her şey değildi.
[00:20:52] Speaker A: Bütün düşünceler İznik üzerinden ilerlediğinden dolayı her şey yüklenmek zorunda kalınıyor.
[00:20:57] Speaker C: Bu üç meselesi işte bu. Denildi ki bu kiliseleri de devletin sistemine adapte edelim. Yani bir merkezi kilisi olsun, diğerleri bunlara bağlı olsunlar.
Onun için dediler ki, bir kriter koydular. Bir kilisenin ökumenik olabilmesi için ne gerekir? Onun tek kriteri şuydu, apostolik kökelli olması gerekir dedi. Bu konsilde kabul edildi.
[00:21:24] Speaker A: O 5 kilise İznik'te mi? Doğru mu anlıyorum ben? Tamam Roma'yı anlıyoruz. Antakya'yı anlıyoruz. İskenderiye, İstanbul, Konstantinopel en son eklenen kilise oluyor bir o anlam kurulan. O 4 kilisenin en sonu o ekleniyor. Fakat önem anlamında İstanbul'un öne geçiyor birçoğunun. Çünkü Batı Roma saldırıya uğrayınca Doğu Roma birinci kilise oluyor. Yeni Roma oluyor İstanbul. Fakat İznik öncesinde kabul ediyordu. O 4 kilise, 5 kilise kabul edilmiş, görev almış. Sadece limitleri biraz farklı. Bu bölge size mi ait, bize mi ait? Şurası size mi ait, bize mi ait? Biz bu konuda böyle karar verdik. Siz nasıl karar verdiniz? Farklılık gösteriyordu. Fakat hiçbir şekilde bu 5 kilisenin, Apostolik Kilise Paulus'un kurduğu bir ton kilise var. O zaman İzmir'de, Efes'te yani.
[00:22:11] Speaker B: Pardon. Antalya geldi.
[00:22:13] Speaker A: Perge.
[00:22:14] Speaker B: Geçti Perge'den.
[00:22:15] Speaker A: O zaman Perge'yi de... Pisidiya Antakya'sı.
[00:22:17] Speaker B: Pisidiya Antakya'sı. Elçiler diyorsak Yuhan'la buna dahil oluyor o zaman. Eşle kalmaz çünkü. Çok fazla kimse var.
[00:22:22] Speaker A: Yani bir anlamda dediği doğru ama İznik öncesi zaten kabul edilmiş olan olmuş zaten.
[00:22:27] Speaker B: Şey değil mi?
[00:22:27] Speaker A: İznik'te...
[00:22:27] Speaker B: Ama bu oda elçisel olarak bakılmadı yani. Oda büyük kilise toplulukları oluştu. Bir merkezli bir kiliseler oluştu. Gönderen kiliselerdi. Büyümüş kiliselerdi. Ve o bölgenin tamamına da yani hizmet eden kiliselerdi. İncil'in öğrettiği bir düzen değil bu. İznik'te de öğretilen bir şey değil. Yani bu doğal olarak gelişmiş, doğal olarak oluşmuş bir şey. Yani İznik'te bunun kararını almadılar yani.
[00:22:51] Speaker A: İlerliyorum biraz daha.
[00:22:52] Speaker C: Şimdi burada bir itikadi mesele çıkmış. Bu konsil kararları tartışılmasın diye kiliseler daha sonra itikadi karar almışlar, inanç esası. Bu artık amentüye girmiştir, buna karşı çıkan kafir olur. Problem şuydu. Dünyanın dört bir tarafından Hristiyanlar geldi. Cezayir'den gelen ruhaniler berberice konuşuyorlar.
Yunanistan'dan gelenler Grekçe konuşuyorlardı. Roma'dan gelenler Latinçe konuşuyorlardı. Mısır'dan gelenler Kıptiçe konuşuyorlardı. Habeşistan'dan gelenler Habeşçe konuşuyorlardı. Suriye'den gelenler Aramice konuşuyorlardı. Bu insanlar nasıl anlaştılar? Bu iman ilkelerini nasıl tespit ettiler? Ve bu konsilin başkanı kimdi?
Kilise itikad haline getirdiği dogması şudur, bu konsili Rûhul Kudüs yönetti. Onun başkanı odur. Rûhul Kudüs, Tanrı'nın baba olarak, oğlu olarak ve Rûhul Kudüs olarak, yani üç görüntüsünden biri, yani daha açıkça halkımız anlasın diye, Allah o konsilin başkanıydı, o yönetti. Orada diyorlar ki peki bu insanlar nasıl anlaştılar birbirlerinin dillerine? Rûhul Kudüs'ün inayetiyle herkes Grekçe öğrendi o, bir anda. Doğal olarak. Ve herkes Grekçe konuşuyordu. Konsil bittikten sonra da Grekçe bilmeyenler unuttular Grekçe.
[00:24:25] Speaker A: Şimdi...
[00:24:25] Speaker B: Bence bununla ilgili hiçbir şey söylemesek, dinleyici bence cevabı verse çok eğlenirim.
[00:24:30] Speaker A: Düşün, böyle bir olay oluyor, elimizde metin yok. 300 insan bir araya geliyor, bir anda Grekçe konuşuyor.
[00:24:36] Speaker B: Denir ki diyor, kendi de savunmuyor. Devamında bir şey söylüyor mu bununla ilgili?
[00:24:40] Speaker A: Evet, kayıtlar bize böyle anlatılıyor falan. Farklı şekilde anlatıyor ama 65 gün boyunca adamlar Grekçe konuşuyor, biter bitmez Grekçe unutuluyor. Şimdi elimizde bulunan metinler Grekçe olduğunu biliyoruz. Grekçe yazılan mektuplar. İncil Grekçe olarak var. Matta Marcos, Luka, Yuhanna. Bu insanlar Grekçe bilmeden mi bir şeye iman etti? Grekçe Doğu Roma'nın dili değil miydi? Buralar hani Doğu Roma toprağı ya. Ne diyeceğiz şimdi burada?
[00:25:04] Speaker B: Ben bilmiyorum. Ya bir profesöre bunu anlatmak istemiyorum ya. Çok zor. Yani bir profesöre de bunu anlatmayalım.
[00:25:09] Speaker A: Lütfen ChatGPT'ye girip bir bakın. Bir sorgulayalım. Bilmiyorum.
[00:25:12] Speaker B: Herkes Çeçipiti'ye Doğu Roma'da hangi dil konuşuluyordu? 325 yılında bu bölgenin ticaret dilinin ne olduğunu yazarlarsa çok sevinirim. Sonra yoruma atın bunu. Çeçipiti'nin direkt yazdığı şeyi atın.
[00:25:27] Speaker A: Tarihsi anlamda? Böyle bir şey iddia edilmiyor. Bilmeyenler var ise... Çünkü şey gelmedi sadece, psikoposlar gelmedi. Aynı zamanda yardımcıları geldi, destek olan... Yanlış hatırlamıyorsam Mor Yakup geliyor Güneydoğu'dan. Aynı zamanda Mor Efrem geliyor ama Mor Efrem bir görevde değil, çok daha genç. Diyelim ki Grekçe bilmiyor, tercümanlar var. Birçok insan biliyor. Şey gibi düşünün... Osmanlı İmparatorluğu'nun her tarafından insanlar geliyor ama onlar Osmanlıca bilmiyor. Nasıl inanırsın? Yani bu adamlar işlerini nasıl görüyor? Nasıl hareket ediyor İmparatorluk içinde?
[00:25:57] Speaker B: Ya şimdi bir kompozyum olsa Türkiye'de. Yurt dışından birçok profesör gelse. Ortak dil hangisi olur sence?
[00:26:04] Speaker A: Çoğu zaman İngilizce olacak.
[00:26:05] Speaker B: Dünyanın her yerinden insan geldi ya. Tabii farklı farklı diller bilen profesörler birbirleriyle o dili konuşabilirler ama ortak dil herkesin anlayacağı değil İngilizce şu an. ya da Çin'de, Arabistan bölgesinde ticaret yapan insanlar var. Yani hangi dille anlaşıyorlar? Benim bir arkadaşım vardı, uluslararası bir firmanın müşteri temsilciydi. Kendisi İngilizce, Rusça, Almanca biliyordu. Şimdi genellikle birçok farklı ülkeden arayan insanlarla İngilizce konuşuyordu. Şu an günümüzün ticaret dili İngilizce yani, İngilizce konuşuluyor. Tabii ki de farklı, Almancanın konuya göre olduğu yerler de var ama ortak dil İngilizce şu an. İsterim ki bir gün Türkçe olsun da bu kadar İngilizce öğrenmekle uğraşmayalım. İstemiyorum ben İngilizce öğrenmek falan da. Ama gel gelelim ya o günün de ticaret dili de Grekçeydi. Gerçekten bilinen bir dilden bahsediyoruz. Herkes tarafından bilinen bir dilden bahsediyoruz. Tabii ki herkes kendi dilini konuşuyor. Yani Kıptiler de kendi dilini konuşuyordu, Süryaniler de kendi dilini konuşuyorlardı, Batı Roma'dan gelenler de kendi dilini konuşuyordu ama sonuçta ortak bir dile de sahipler ve senin dediğin gibi o dönemde bile çevirmenler vardı. Yani böyle bir hikaye anlatmak biraz komik geliyor bana.
[00:27:12] Speaker A: Ve efsane, güzel bir hikaye. Hem bizi gömüyor hem de...
[00:27:15] Speaker B: Zamanlarda, ejderhalarda vardı.
[00:27:16] Speaker A: Hem de bunu dinleyip tekrar eden binlerce insan olmuştur. Devam et de önce bir şey daha değinmek istiyorum. Orada şey dedi, 3. dakika 9. saniyede konsilin kararlarına itiraz eden kafir olur. Şimdi konsilin ana öğretisi, Arius'a karşı öğreti artı inanç bildirgesi tamam. Kabul etmezsen kafir olarak görülebilirsin. Fakat burada sadece o yok, 20 öğreti var. O öğretiler tartışıldı, tartışılmaya devam etti. Son bulmadı. Neden? Çünkü bazıları bunun üzerine farklı görüşler paylaşıldı. Ve Hristiyanlıkla tartışmak doğaldır. Bir biat etme, bu dendiyse ben bunu kabul edeceğim demek yoktur. Sen bunu imparator bile söylese, üç yüzyıl boyunca imparatora baş kaldırdığımız için öldürülmüşüz, şimdi mi kabul edeceğiz imparatorun dediğini? Ya da başımızdaki otoritenin dediğini? Onu da ek olarak söyleyeyim ama sonrasında.
[00:28:00] Speaker C: Da Tanrı'nın İdare ettiği bir konsilde hata payı var mı? Yok. Var diyenler kafir olur dediler.
[00:28:09] Speaker B: Ama niye dört tane peki?
[00:28:10] Speaker C: Ya Allah bizzat oradaysa bir tane yapsaymış gitselermiş. İncil'i mi? Zaten İncil'ler yani birbirine yakın oldukları için dördü de aşağı yukarı İskeletleri itibariyle aynılar. Bu yüzden zaten dört birden kabul edilmiş. Ama birini de dediğiniz gibi kabul edebilirsiniz.
[00:28:30] Speaker A: Şimdi ilk başta Fatih Altaylan'ın sorduğu soruya verdiği cevap yanlış. Çünkü kabul etmemizin sebebi benzer olmaları değil. O dört müjdenin. İlk olarak onu söyleyeyim de aradan çıksın. Çünkü sonra söylediği de yanlış da. İlk soruyla dönecek olursak Tanrı'nın yönettiği bir konsüle hata payı yoktur.
[00:28:44] Speaker B: Konsülü Tanrı yönetti. Bu yüzden burada alınan kararlara da itiraz edersen Tanrı'ya itiraz etmiş olursun. Yani o yüzden itiraz edilemez. Ben açıkçası hiçbir kilisede böyle bir öğreti görmedim. Tarihsel olarak da bununla ilgili herhangi bir metne, metninle de karşılaşmadım hiçbir zaman. Konstantin hakemlik yapıyordu. Konstantin de Allah değil. O yüzden onun yönettiği bir konsülün içeriği tartışılır. Bir de senin dediğin bence de önemli bir nokta yani 20 tane kanon var ve bunun içerinde kilise disiplinleri vs. de var. Burada bahsedilen şey öncelikli olarak İsa'nın tanrılığı, üçlü birlik konusu burada uydurulmuyor. İncil'e bakılıyor, İncil'de seçilmiyor. Zaten hala hazırda var İncil herkesin elinde. İncil'e bakıyorlar ve diyorlar ki Arius'cuğum sen sallıyorsun kardeşim. Bak ayetlere bakıyoruz. Bunlara baktığımızda senin bu öğretilerin sapkın yani uymuyor. İnandığımız kitaba uymuyor ve bu inandığımız kitabı da biz şimdi seçmedik. Biz bu konsülü yapmadan öncesinden elçilerden gelen kitaba sahibiz. Buna bakıyoruz bak batıdan geldi kardeş, öbürü Mısır'dan geldi, öbürü Kudüs'ten geldi, öbürü işte şuradan geldi Yerüşalem'den. Bu kadar çok yerden geldi insanlar. Bakıyoruz buna ve senin söylediğini görmüyoruz.
[00:30:02] Speaker A: Ama Arius da aynı kitapları kullanıyordu.
[00:30:04] Speaker B: Arius da aynı kitapları kullanıyordu.
[00:30:05] Speaker A: Yani. Arius da kabul ediyor.
[00:30:06] Speaker B: Evet. Bu yüzden de ona karşı dediler ki dostum senin öğretin sapkındır ve sonra bir inanç bildirgesi yayınladılar. Dediler ki biz Hristiyanlar olarak inandığımız İncil'e bakarak İsa'nın tanrılığını kabul ediyoruz. İsa'nın aynı babanın özünden geldiğini kabul ediyoruz. Bunu söylediler. Eğer bir kişi zaten İncil'i kabul eden bir kişi, İsa'nın tanrılığıyla ilgili, İsa üstün bir insandır, İsa bir peygamberdir, İsa iyi bir öğretmendir derse Hristiyanlıktan çıkmış olur. Kafir sayılır mı bilmem ama Hristiyan olamaz. Yani direkt Hristiyan olamaz ve hocanın söylediği şeyle olayın düzeni arasında büyük bir fark var bence. Yani burada bir algıda seçicilik mi diyeyim artık, yorum farkı mı diyeyim. Artı yani Tanrı yönettiğini düşünmüyoruz hiç. Konstantin Allah değil.
[00:30:59] Speaker A: Şimdi son bir kısma daha bakacağız. Ondan sonra kapatıyoruz.
[00:31:03] Speaker C: Şimdi bu nedenle bir tek bu konsilin etrafı itikadi bir zırhla çerçevelenmiş. İki bin yıldır hiç kimse bu konsilin kararlarına itiraz etmiştir. Bugün de etmiyorlar.
[00:31:18] Speaker A: Bu konusunun kararlarına çoğul diyor, kararı derken Arius'a karşı söylenen sözler dese, başüstüne doğru, 2000 yıldır kim Arius'un tarafında sapkın öğretileri kabul ediyorsa, evet Hristiyan değildir diyoruz. Bu net bir çizgimiz var bu konuda. Fakat kararlılar deyince diğer öğretiler geliyor. Bu kanonlara hızlıca bakalım. Bir protestan olarak sen bu kararlar hakkında ne düşünüyorsun? Bir katolik, bir ortodoks. Arkadaşlarımız bu konuda aynı düşünceler mi değiller mi? Bakalım istersen hızlıca. Şimdi 20 tane toplam öğreti var, karar var. Hocamızın dediği gibi. Ruhban sınıfı için kendini hadım etme yasağı getirildi.
[00:31:56] Speaker B: Güzel, iyi bence de.
[00:31:57] Speaker A: Doğru bir karar olmuş. Vaftiz çalışması yapan katekümenler, vaftiz adayları için asgari bir süre belirlendi. Katekümenler için bir süre var. Bazı insanlar evet diyor, bazıları hayır diyor. Mesela Etiyopyalı Yunik örneğinde.
[00:32:10] Speaker B: Aynen, kadın zaten okuyordu hemen vaftiz oldu.
[00:32:14] Speaker A: Devam ediyorum hızlı hızlı. Hem iffet yemini etmiş bir erkeğin hem de bir kadının. yasal olmadan ve iffet içinde bir arada yaşamaları yasaklandı. Bir ilişkimiz olmayacak ama yine de birlikte yaşamaları yasaklamış. Sorun değil, güzel. Bir psikoposun atanması en az 3 bölgesel psikoposun katılımıyla ve metropoliten psikopos tarafından onaylanması şartına bağlandı. Yerel bir karar olmuş tamamen.
[00:32:34] Speaker B: Bizde yok o yüzden biz yapamıyoruz bunu.
[00:32:36] Speaker A: Yılda iki bölgesel sinod düzenlenmesi hükmü getirildi. Yılda iki oluyor mu şu an bilmiyorum.
[00:32:42] Speaker B: Bildiğim kadarıyla son dört yıldır herhalde Ortodox Kirsesi bunu devam ettiremiyor herhalde değil mi?
[00:32:46] Speaker A: Belki bölgesel olarak yapıyorlardı ve tahmin ediyorum ama birlikte Ortodox Kirsesi olarak sanmıyorum. İskenderiye, Roma ve Antakya Piskoposları'nı geniş bölgelere yargı etkisi veren eski geleneklerin teyidi sağlandı. Jerusalem Piskopos'un onursal hakları tanındı. Erken dönen bir mezhep olan Novatinianistlerle uzlaşma sağlanmasına yönelik hükümler getirildi. Bu kişiler şeydi, zulüm zamanında dinden çıktıysan geri dönmene izin vermiyordu bu kişiler ve sapkın ilan edildiler bir anlamda kilise tarafından. Şimdi geri kazanalım onları da. Yeterli denetim yapılmadan atanmış ihtiyarlar tanınmamalıdır. İnançtan dönmüş olan ancak fark edilmemiş ihtiyarlar görevden alınmalıdır. Eğer inançtan dönüp mübarek bir şekilde sızmışlarsa, belki orada Novatianistlerle geçen konuşmada o karar alınmış olabilir. Zorlamadan inançtan dönmüş olanlara merhamet önerilmiştir ancak hak etmedikleri de kabul edilmiştir. Orduyu terk ettikten sonra yeniden askerliğe dönmek isteyenler aforoz edilecek. Tövbelerinin samimiyetine bağlı olarak daha erken küminyona kabul edilebilirler. Tövbe sürecini tamamlamakta olanlar ölmek üzereyken küminyon alabilir ancak iyileşirlerse tövbelerini tamamlamaları gerekecektir. Bunlar gördüğümüz gibi. O zamanın verilen kararlar birçoğu bizi bugün etkileyemez zaten. İnançtan dönmüş katı kümenler yeniden katı kümen olmadan önce 3 yıl sadece dinleyici olmalıdır. Karşı değiliz ama zorunda da değiliz böyle bir şey yapmak. Piskoposlar, rahipler ve diyakozlar, diyakonlar komşu şehirlere gidip orada görev yapamazlar. Ruhban sınıfı kendi kilisesine dönmeyi reddederse aforoz edilecek ve bu göçebes ruhban sınıfının yaptığı atamalar geçersiz sayılacaktır. Yine dönemsel bir şey. Ruhban sınıfı arasında tefecilik yasaklanmış. İşte diyakonlardan önce piskoposlar ve rahiplerin kuminyon alması gerektiği belirtilmiştir. Pauline sapkınlarının, vaftizlerinin geçersizliği ilan edilmiştir. Pazar günleri ve Pentekost sırasında diz çökme yasağı getirilmiştir. Bu dönemde ayakta durarak ibadet edilmesi norm olmuştur. Diz çökme, tövbe duasında daha uygun görülmüş. Paskalya dönemi gibi neşe dolu bir döneme uygun olmadığı belirtilmiştir. Bu kural, belli zamanlarda uygulama birliğini sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Mesela o son pazar günleri diz çöküyor Katolikler. Benim bildiğim kadarıyla Ortodos kardeşlerimize direkt yüzüstü kapanabiliyorlar, dizlerinin üstüne çöküyorlar.
[00:34:52] Speaker B: İşte bence profesörün burada bahsetmeye çalıştığı şey çok kargaşa dolu. Dediğim gibi yani hikayenin başlangıcı yanlış. Ondan sonra gelen bütün yorumlama da çok tek sepet yorumlama. Yani bütün yumurtaları tek sepete koyuyor, tek değerlendiriyor. İznik Konsü'nün ana amacı Arius'un öğretilerine karşı geliyor. Yani bu kargaşanın çözülmesi lazım. Neye bakarak çözmeleri gerekiyor? İncile bakarak çözecek. Bütün oraya gelen psikoposlar, rahipler, her nasıl söylemek isterseniz o kilise adamları geldiler bir araya ve birlikte bunu İncile bakarak, o elçisel geleneğe bakarak yorumladılar. ve orada bir inanç bildirgesi yayınladılar. Ne için? Argus'un düşüncesinin sapkın olduğu ve İncil'e dayanmadığını ilan etmiş oldular. Bu bir. Bunu yaptıktan sonra da e bu kadar adam bir araya geldik zaten.
[00:35:45] Speaker A: Çok konumuz var.
[00:35:46] Speaker B: Çok konu var. O zaman ne yaptılar? Bu 20 kanunda da bir anlaşmaya varmış olduk.
[00:35:50] Speaker A: 400 olmasa da birçok konu var.
[00:35:51] Speaker B: Birçok konu aynen 400 olmasa da yani. 20 tane var yani.
[00:35:55] Speaker A: Minimum 20.
[00:35:57] Speaker B: O zaman yani çok önemli gördükleri kararlar almışlar. Yani kilisenin bütün düzenleriyle ilgili kararlar alınmıyor.
[00:36:04] Speaker A: Nasıl elçiler... Birçok karar alınmış zaten.
[00:36:07] Speaker B: Bundan önce biz aslında elçisel inanç bildirgesini de görüyoruz elçilerin işlerinde. Orada da en önemli şeyleri yazıyorlar. O zaman bunu bunu bunu yap deyip bildirge gönderdik. Orada da psikopos nasıl olmalı, ne yapmamalı, faiz konusu, dua konusu, diyakonun konumu sapkın keşişlerle ilgili yani o bütün bölgedeki kiliselerin ortak sorunlarıyla ilgili bir karar almışlar. O kararlar o gün o kiliselerin ortak sorunuydu. Bununla ilgili bir bildirge yaptılar. Bugün benim ortak sorunum değil çünkü bugün hiçbir keşiş kilisemi ziyaret etmiyor yani.
[00:36:44] Speaker A: Profesör doktor dediği şeyi inkar mı ediyorsun? Evet.
[00:36:48] Speaker B: Evet. Dediğim gibi saygısızlık etmek istemiyorum ama bir Hristiyan olarak, kimliği bir Türk Hristiyanı olan biri olarak, bu topraklarda büyüyen biri olarak Böyle şeyler göründüğünde çok üzülüyorum ya. Sanki biraz şey gibi, alaya alınıyormuş gibi de görüyorum bunu. Sadece bilgi atılıyor diye görmüyorum. Beni görmediğin için konuşabiliyorsun böyle. Bu çok üzüyor beni. Yani aynı konuyu git Amerika'da bir sempozyumda konuş bakalım. Nüfusunun Hristiyan olduğu ya da kültür seviyesi yüksek oldu. Bir yerde lütfen konuş. Konuşabilecek misin? Ya böyle bir tez yaz, İngilizce'ye çevir. Tezin o üniversitede şans eseri yayınlanabilir ancak. İmkanı yok böyle bir konuda tez yazsan. Bir kaynak veremiyorsun, bir şey yok orta, bir belgen yok. Öylesine konuşuyorsun ama burada beni görmezden gelip konuşabiliyorsun bu kadar rahat. Üstüne üstü bir de yani tarihi kaynaklar başka bir şey söylüyor. Tarihi veri başka bir şey söylüyor. Sen başka bir şey söylüyorsun. Bir tane şey sana izlettim ya. Konstantin Hristiyanlık artık domine ediyor. İmparatorluğunu sağlamlaştırmak için İznik Konsülü'nü yaptı yorumu. İnan bu profesörün konuşmasından daha mantıklı.
[00:37:57] Speaker A: Kesinlikle.
[00:37:58] Speaker B: Çok ciddiyim yani. Hiç olmazsa o tarihi duruma bakmış ve bir yorum getirmiş. Konstantin bu adamları bir araya getirdiyse gücünü sağlamlaştırmak içindir demiş ama tarihi veriye bakmış.
[00:38:10] Speaker A: Senin dediğine katılıyorum. İstanbul'da patrikhane var. Çok büyük bir sürpriz. Yani büyük bir katolik bir topluluk var İstanbul'da. Oradan bir kişi davet edilse bu yanlış paylaşımların doğru bilinmeye başlayınca o zaman bize devamlı bu söyleyenler geliyor. Bu şeyleri duyuyoruz. Duymak zorunda kalıyoruz ve cevaplıyoruz. Elbette yanlış öğretilerle insanların kafasının dolması istemeyiz.
[00:38:30] Speaker B: Aynen.
[00:38:31] Speaker A: Bunu yapabilmek için de bunu yapmamız gerekiyor. Cevap vermemiz gerekiyor.
[00:38:34] Speaker B: Doğru bilinen yanlışların üzerine gitmeyince, Arius'u destekleyenler yolda öldürüldü diyorsa, bu adama bir şey anlatmaya çalışıyorsun. Ya inan ya da inanma ama böyle hani havadan konuşmayalım. Kanıtın yok bak böyle bir şey gerçekleşmedi. Arius da bu tartışmaya katıldı falan filan. Ama sonra öğreniyoruz ki aslında bir profesör zaten hala hazırda tarihi metinlere bakmadan konuşuyor. Otomatik olarak da bir kitleye bunu söylüyorsa bir bildiği vardır deyip bunu direkt kabul ediyor. Bunun üzerine başkası bir şey söyleyince onu da direkt kabul etmiş oluyor. Bağlanıyor çünkü her şey. böyle bir doğru bilinen bir yanlışlık yayılıyor. Biri bizim bu böyle değil demesi lazım. Biz de onları amacımız onları aşağılamak, saygısızlık yapmak değil. Ama bazı ayetleri seçtim diyen kişi video yapıyor. Böyle söyleniyor diye Prof. Greg Cerkes o zaman konuşmuş. Böyle söyleniyor diye. diye doğru bir şey söylemiyorsa ve üstelik bir de kanıtları yok. Çarptırılmış oluyor bizim tarih kaynaklarımız ya da inancımız. O zaman bizim de bir yorum getirmemiz gerekiyor yani buna.
[00:39:41] Speaker A: Kesinlikle. Başka birçok videomuz var. Yapmamız gereken farklı konular var. Bu sefer İznik. Papa gelecek mi? Gelmiş olacak mı belki bu videoya yayınlanana kadar? Onun hakkında da birçok söylem var. Belki ileriki dönemde olaylara bakarız. Arkadaşlar bize eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. İlk olarak şunu söyleyeyim, bizler tarihçi değiliz. Elimizden geldiği kadar araştırıyoruz. Kendi inancımız sonuçta. Öğrenmek istiyoruz. Doğru olanı paylaşmak istiyoruz. Kasten yalan söylemek ya da yanlış bilgi vermek istemiyoruz. Eğer varsa aklınıza takılan ya bu anlamda belki yanlış bir şey söyledin ya da kasten şunu yaptın artık neyse seve seve durmak isteriz. Lütfen yorumlarda paylaşın. Biz de o sorularınıza ya da düşüncelerinize ileriki bölümlerde cevap verebilelim veya sohbet edebilelim. Yanlışımız varsa düzeltelim. Çok teşekkürler ilişkilik ettiğiniz için. Lütfen kanalımıza abone olmayı ve videomuzu beğenmeyi unutmayın. Kendinize iyi bakın, esen kalın.