Episode Transcript
[00:00:00] Speaker A: Değerli dostlar hepinize selamlar, esenlikler. Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Kadınlarla ilgili özel olarak konuşacağız.
Ve özgürce de bugünkü konuğum, eşim Ferah Uludağ. Hoş geldin.
[00:00:13] Speaker B: Hoş bulduk.
[00:00:14] Speaker A: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü erkekler olarak oturup konuşmayalım. Onun yerine bir kadın tabii ki olması gerekiyor. Bazı programlarda birçok erkek bir araya gelip işte kadın hakları bilmem ne hakkında konuşuyorlar. Ya da laf atmadan durmayalım. Hristiyanlıkla ilgili konuşuyorlar ama hepsi Müslüman. Bir Hristiyan yok.
Bugün böyle bir şey olmasın. Seninle konuşalım. Kadın hakkında, Kutsal Kitap'ın bakış açısında, Hristiyanlığın bakış açısında kadın hakkında.
O zaman hoş geldin deyip sözü sana bırakayım. Kutsal kitaba göre kadın nedir ya da daha doğrusu Hristiyan inancında Hristiyan perspektifine göre kadının değeri nedir?
[00:00:54] Speaker B: Kadınlar günü aslında çok güzel, önemli bir gün.
Çünkü hem bireysel olarak hem de toplum olarak yani kadınların ne kadar değerli olduğunu hatırlayabiliyoruz. Bir Hristiyan kadın eş ve anne olarak burada bulunmak ve böyle konularda konuşmak ayrıcalık benim için teşekkür ederim. Yani Kutsal Kitap'a baktığımızda kadınlarla ilgili çok fazla içerik görüyoruz. Kadınlardan çok fazla bahsediliyor. Ama ondan önce ben aslında kadının değerinden giriş yapmak isterim. Kutsal Kitap'ta yaratılışa baktığımızda, ilk bölümde... Tanrı'nın kadını ve erkeği eşit olarak yarattığını, değer olarak yani Tanrı'nın benzeyişinde yaratıldığımızı görüyoruz.
[00:01:42] Speaker A: Kendi suretinde, kendi benzeyişinde erkek ve dişi olarak yarattı diyor.
[00:01:49] Speaker B: Değer açısından eşit olduğunu vurgulamak isterim.
Çünkü günümüzde bu anlamda farklı görüş olabiliyor. İşte kadınlar daha ikinci sınıf ya da sanki erkek, özellikle ata erkek toplumlarda erkekten daha aşağıdaymış gibi görülüyor. Ama Kutsal Kitap'ta biz bunun tam tersini görüyoruz. Kadın ve erkek değer olarak Tanrı'nın gözünde aynı, eşit.
[00:02:14] Speaker A: Güzel yani 8 Mart üzerine belki kısaca hatırlatacak olursak hem Hristiyan perspektifinden kısaca eşit olduğunu vurgulanmışken bugün birçok kişiye göre tartışılır yani nasıl çıktığıyla ilgili. Birisi Rusya'da işte Çarlık'ın yıkılmasına yol açan bir devrimin o dönem kadın yürüyüşüyle şekillenmesiyle ilgili 8 Mart'ı kullanır. o zaman çıkmışlar. Birçok kişinin bildiği aslında özellikle zannedersem Amerika'da yani New York'ta bir gömlek fabrikasında çıkan yangında özellikle hayatını kaybeden kadın işçiler vardı. Onlardan çıktığını söyler. Ama senin de dediğin gibi yani tam olarak hangi konu net ya da bunlardan bilmesek de ya da çeşitli söylentiler olsa da kadınların değerini hatırlamak için yani özellikle kadınların değeri kadınların değeri diyoruz ama Yani bu da geçmişte büyük ihtimalle erkeklerin yaptığı hatadan dolayı sürekli bunu vurgulama gereği hissediyoruz. Ama onu hatırlamak değerlidir. Eskisi gibi olmasa da yani yine de birçok kadın zorluk çekiyor, birçok kadın sıkıntı çekiyor, birçok inanç kadına çok farklı değerler veriyor, düşük değerler veriyor aslında. Ama senin de dediğin gibi Hristiyan perspektifinde kadınla erkek eşittir. Tanrı'nın benzeyişinde, Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır. ve hiç bir diğerinin değeri öbürünün üstünde altında değildir. Tamamen yan yanadır. Belki dinleyiciler de bugün gerçekten kadınların rolü üzerine kutsal kitaptan ne öğrenebiliriz diye düşünebilir. İsa'nın yaptıklarını düşünebilir çünkü bazı konulara geçeceğiz ama yaratılış birinci bölümde bir nokta var özellikle onu da sormak isterim çünkü yavaş yavaş belki bazı şeyler tartışmalı oluyor. 1.27'de evet kadın ve erkek Tanrı'nın suretinde Yaratıldı diyor. Ama aynı zamanda yaratılış bölümünde kadın için yaratıldığında bir yardımcı vurgusu yapılıyor. Yardımcı olarak algılanıyor ya da farklı anlamlara çekilebiliyor. Kadın sadece bir yardımcı mıdır?
Ya da yardımcıysa ki Kutsal Kitap onu söylüyor.
Ne kastediyoruz? Yani yardımcı demekten kastımız nedir?
[00:04:28] Speaker B: Evet aslında o yaratılıştan, o ayetlere değinmek güzel. Orada evet Tanrı kadını neden yarattı? Aslında o soruya da cevap var.
Adem'in yani yalnız olması iyi değildir dedi.
Adem yalnız kalmasın diye ona bir arkadaş, bir eş anlamında bir yardımcı yaratmak istedi.
Aslında bu bizi şeye de götürüyor yani Tanrı bir şey yaparken her zaman bir amaç var, bir sebep var, bir anlamı vardı ve biz kutuha kitaba baktığımızda yani birçok şey görebiliyoruz Tanrı'nın yaptığı işleri ve neden onu yaptı bazı şeyler bize açıklandı görebiliyoruz ve gördüğümüz şeyler bize Tanrı'nın karakteriyle ilgili ipuçları veriyor.
Tanrı hani insanı neden yarattı? Adamı, kadını. Kutsal kitabın tanrısı. Bizim inancımızdaki tanrı. Üçlü birlik tanrısı yani. Tanrı kendi içinde, ilişki içerisinde olan bir tanrı. Yani bu kendini üç kimlikte gösteriyor. Baba, oğul ve kutsal ruh. İlişkisel bir tanrı diyoruz.
Ve Adem'i de tek başına bırakmak istemedi. Onun da ilişkide olması için böyle eş, partner, arkadaş, işbirlikçi olarak kadını yarattı. Ona yardımcı olsun diye. Çünkü Adem hem duygusal anlamda yalnız kalmasın, hem fiziksel anlamda. Çünkü Adem'in büyük sorumluluğu vardı. Adem bahçesine bakmak, hani birçok şeyin yükümlülüğü ondaydı. Ve ihtiyacı vardı. Tek başına yetemezdim. Yani oradaki yardımcı ifadesi kesinlikle hiyerarşik anlamda bir yardımcılık değil. Daha çok işbirlikçi, ona destekçi, yardımcı olması anlamında.
[00:06:16] Speaker A: Yani bazen Hristiyanlar bile bunu yanlış kullanabiliyorlar eşlerine karşı. Yani yardımcı olarak yaratılmadın mı? Senin için hani boyun eğmek sanki. Böyle tuhaf bir yaklaşıma girebiliyorlar. Ama unutmamak gereken bir şey var. Kutsal kitap aynı zamanda Rab benim yardımcımdır diyen birçok ayet içerir. Rab size yardımcı olacak diyen birçok ayet içerir. Her şeyi yaratan Yahve benim yardımcımdır dediğinde o ayetler kesinlikle Tanrı'nın değerini ikinci sınıfa düşüremez. Mümkünatı yok. Yani oradan nasıl bir yardımdan, nasıl bir destekten bahsettiği, kastedildiği önemlidir. Kadın da evet o açıdan güçlü bir yardımcı olarak yaratılmıştır.
Bir rol farkı vardır aslında. Belki ilerleyen şeylerde ona da değineceğiz ama erkeğin belli işleri sorumlulukları var. Kadının belli işleri sorumlulukları var. Ve Tanrı bunu birbirlerini tamamlasınlar diye yarattı. Diğeri daha üstün olsun diye değil, öbürü daha aşağıda olsun diye değil. Bir bütünü oluşturmak için. Ve o yaratılış ikinci bölümde senin dediğin şey hani Adem kendine uygun bir yardımcı bulamadı. Eş bulamadı. O hep beni düşündürüyor. Yani her şeye ad veriyor Adem. Bütün evcil, yabanıl hayvanlara, gökte uçan kuşlara ad koydu diyor. Ama kendisi için uygun bir yardımcı bulamadı. Sanki o yalnızlık böyle bu metinden çıkabiliyor ve Tanrı sonra madem ederim bu uyku verip onun kaburga kemiğinden birini alıp etle kapladı ve kadını yarattı diyor Kutsal Kitap. Ve bir romantik bir sahne gibi aslında. Adem o zaman kadını gördüğünde ne diyor? İşte bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir. Ona kadın denilecek. Çünkü o adamdan alındı. Bu nedenle adam annesini, babasını bırakıp karısına bağlanacak. Ve ikisi tek beden olacak.
Onların birlikteliğini aslında çok değerli bir şekilde vurguluyor. Çok romantik bir şekilde vurguluyor. Bununla ilgili bir evlilik, çiftlerle ilgili bir şey de yani bir çiftin evlilik konuşmasını da paylaşıyordum. Bir abla dedi ki ya anne baba bırakılır mı falan filan dedi. Böyle annenizi babanızı bir kenara atın demiyor Kutsal Kitap.
Eşlerin en başta birbirine değer vermesinden bahsediyor. Yani esas sorumluluğumuz tabi ki onları seviyoruz. Tabi ki onlarla ilgileneceğiz. Yardıma ihtiyaçları varsa evimize bile alacağız. Ama vurgu noktası ne? Bir sorun yoksa karı koca ilişkisi özeldir.
Ve Tanrı bunu böyle yaratmıştır.
[00:08:49] Speaker B: Aslında biliyor musun o söylediğin şey çok önemli.
Kutsal kitapta Tanrı'ya yardımcım olarak sesleniyoruz. O bence çok güzel bir şey açıklıyor. Demek değil ki Tanrı daha aşağıda bize yardım eden hizmetkar değil. Aksine bizi destek olan, bizim zayıflığımızda bizi güçlendiren, tamamlayan çok güzel bir noktaya değindin. Bence bu da çok önemli. Oradaki yardımcı kavramını anlarken.
[00:09:18] Speaker A: Böyle anlamamız kadın erkek ilişkisini koruyacaktır muhtemelen.
Yoksa zarar veriyoruz gerçekten. Hatta bazen Tanrı'nın sözlerini kullanıp ona sığınarak bile zarar verebiliyoruz. İkisinin de kesinlikle değeri tartışılmaz. Yani biri birinden aşağı değildir. Tanrı kendi suretinde ikisini de yaratmıştır. Peki İncil'de tabii ki kadınlara verilen bir rol var, bir sorumluluk var, bazı beklentiler var ve dünyanın kadınlara verdiği bir sorumluluk ya da bir rol, bir beklenti var. Özellikle kendi kültürümüzle ilgili konuşursak.
Yani benim geldiğim kültürde biraz daha kadın ev işlerinde, sosyal hayatta tamam bazı sorumlulukları var ama ücra köşelerde çok daha geri planda.
Yani tamam belki bazen şartlar bunu gerektirebiliyor ama İncil'de İsa'ya baktığımızda İsa'yla ve kadınlarla ilgili birçok şey görüyoruz. O zaman onlarla ilgili sana İsa'nın yaklaşımı konusunda sormak istiyorum. Yani belki Samiriyeli kadından, zinada yakalanan kadından, Meryem'den, Marta'dan, bilmiyorum daha aklında neler var ama İsa kadınlara nasıl yaklaştı?
[00:10:29] Speaker B: Evet, Giza kadınlara büyük bir saygı gösterdi ve onları aslında toplumun dışladığı yerlerde ilk gören kişiydi.
Mesela söylediğim gibi Samiriyeli kadın kutsal kitapta o hikayeyi okuduğumuzda görüyoruz ki Samiriyeliler yani zaten sevilmeyen bir gruptu. O dönemde Yahudiler arasında dışlanıyorlardı hele ki kadın olarak.
hiç konuşmazlardı Yahudi kültüründe yani erkekler kadınlarla konuşmazdı Samiriyeli kadınlarla ama İsa o kadınla kuyunun başında buluşuyor onunla sohbet ediyor ve ona çok önemli bir görev veriyor yani önemli gerçekleri açıklıyor yani ona aslında ne kadar saygı duyduğunu gösterdiği değeri var hem de onları eğitmek istiyor onlara önemli görevler vermek istiyor Bir de ben şeyi de aslında söylemek isterim, senin söylediklerine ek olarak. Haklısın yani kadın ve erkek olarak farklıyız, biyolojik olarak.
Dolayısıyla bu bizim bazı sorumlulukları da ayırıyor yani. Erkeklerin yapabileceği işler var, kadınların yapabileceği işler var.
Ama yani sorumluluklarımız veya rollerimiz bizim kimliğimiz değil.
Yani ben bir hem anneyim hem bir eşim hem de Tanrı'nın çocuğuyum. Ama yani sadece anne değilim. Yani kimliğim değil. Farklı rollerim var. Farklı şapkalar takmam gerekiyor bazı durumlarda. Ama ben sadece bir anne değilim çocuklarına bakan ya da sadece evimi temizleyen bir kadın değilim, yemek yapan biri değilim. Yani Tanrı'nın gözünde değerliyim, onun çocuğuyum. Bence bunu anlamak da önemli. Yani yaptığımız sorumluluklar veya roller bizim kimliğimiz değil ve öyle gözükmemesi gerekiyor.
Belki de kadınların bu konuda dışlanması ya da ikinci sınıf olarak hissedilmesi. Çünkü kadınların rolüyle kimliğini birleştiriyorsak o yanlış oluyor. Çarpık bir görüş oluyor. Ve Kutsal Kitap'a aykırı bir görüş oluyor. O yüzden onları iyi değerlendirmek gerekiyor.
[00:12:42] Speaker A: Doğru.
O akılda bulunması gereken bir şey. Peki İsa, bu kadınlara yönelik yaklaşımıyla nasıl bir devrim gerçekleştirdi?
Evet bahsettiğin mesela Samir Yedi kadın öğrenciler için şok edici bir şeydi. Ya ne konuşuyorsunuz ya da niye konuştun onunla gibi bir tepki veriyorlar. Belli ki alışkın değiller kesinlikle. Hem bir Samir Yedi ile bu kadar yakın bir ilişki olması hem de onun bir kadın olması özellikle. Yani koskoca hoca yani sen nasıl görüşürsün gibi bir şey çıkıyor. Aynı şey sanki zina yapan kadın örneğinde de görüyoruz. Yani bir kadın getiriliyor.
[00:13:20] Speaker B: Evet orada da beklenmedik bir sahne var. Yani İsa'nın zinada yakalanan kadını elini tutuyor yani onunla konuşuyor. Bu da aslında alışık olmadığı bir durum o dönemde. Günahkar bir kadının hani dini bir lider onunla konuşuyor, ona dokunuyor, yaklaşıyor, muhatap oluyor.
Bu da yani aslında İsa'nın günahkarlara karşı yüreğini de gösteriyor tutumunu da gösteriyor ve orada İsa kadını yargılamıyor ona şefkatle yaklaşıyor.
[00:13:52] Speaker A: Ki orada büyük bir komplo var sanki. Yani gözü dönmüş bir kalabalık var. Getirip İsa'nın önüne atıyorlar bu kadını. Zinada yakalandığını söylüyorlar. Peki adam nerede? O niye ortada yok?
Belki oradan biriydi. Belki saygın biriydi. Belki onu hiç atmak istemediler işin içine.
Belki de hiç öyle bir şey yoktu iftira atıldılar. Bilemem. Birçok şey düşünebiliriz.
Ama İsa'nın orada özellikle insanları yüzleştirdiği şey önemli yani. Toplumun istediği gibi bir kadeni ezerek kurtulabilirdi belki. Çünkü bu yapılanların çoğu biliyoruz ki İsa'yı tuzağa düşürmek için yapılan şeylerdi. Onu bir şekilde yakalayabilmek için, cezalandırabilmek için böyle fırsatlar yaratıyorlardı kendilerince. İsa hem onların beklediği kişi olmadı hem de hepsini şoka uğratacak bir şey söyledi aslında orada.
Ne diyordu? Günahsız olan taşı atsın bakalım.
[00:14:47] Speaker B: Evet, insanların kendilerinin yüreğini gösteriyordu bir yerde.
Doğru kesinlikle. Ondan sonra insanın ilk dirilişini gören kişiler kadınlardı. Yani bu kadar büyük, muhteşem olaya ilk tanıklık edenlerin kadınlar olması çok ilginç.
Gidip duyuran onlardı. O sevinci yaşayan onlardı ve dediğin gibi bu güzel haberi bilinci ağızdan iletenler kadınlardı.
Demek ki kadınlar değerli, onu görebiliyoruz. Kadınlar müjdeyi duyururken çok etkililer, çok önemliler.
[00:15:26] Speaker A: Başka bir örnek daha var, Meryem ve Marta.
O çok değerli bir şey. Her zaman beni etkileyen bir sahne.
İsa evlerine gidiyor.
Marta birçok şey için koşturuyor tabii. Yemek mi hazırlayayım, konuk mu ağırlayayım? Bir yandan söyleniyor Meryem.
[00:15:44] Speaker B: Günümüzdeki iki insan tipini gösteriyor. Yani biri koşturuyor, meşgul, hizmet etmek için. Hani iyi niyetle aslında.
Ama Meryem'i de görüyoruz.
[00:15:55] Speaker A: O çok sakin. İsa'nın ayaklarının dibinde oturmuş.
[00:15:58] Speaker B: Evet, o da o şekilde hizmet ediyor. Ve İsa'dan öğrenmek için ne kadar hevesli onun ayaklarının dibinde. Ve İsa buna izin veriyor.
Yani o da dikkate değer bir şey. O dönemde sonuçta kadınlar daha çok hizmet ediyorlar.
Orada İsa öğretmen olarak yani bir Rabbi olarak evlerinde bulunuyor ve daha çok öğrencilerle onlara öğretiş verirken... ...kadının orada oturup dinlemesine izin veriyor ve daha da ödesi bunu takdir ediyor.
[00:16:26] Speaker A: İyi olanı iyi olanı.
[00:16:27] Speaker B: Özendiriyor, teşvik ediyor. Yani Marta'ya diyor, Marta Meryem'i bir anlamda şikayet ediyor.
[00:16:33] Speaker A: Kalkacaksın bir yardım etsin.
[00:16:34] Speaker B: Evet yani aldırmıyor musun kardeşimin bu şekilde senin yanında oturmasına ben o kadar koşturuyorum yardım etmesini söyle diyor. Hani İsa diyor yok Martha diyor sen çok şey için telaşlanıyorsun. En önemli şey asıl önemli olan şey Meryem onu yaptı diyor yani.
İyi olanı seçti ve bu da güzel bir şey yani. İyi olan bir şey. Rabbini dinlemek, onun dizlerinin dibinde oturmak yani. Tanrı o fırsatı veriyor bizim ondan öğrenmemiz için.
Evet o da o döneme meydan okuyan yaklaşımlardan biri.
[00:17:08] Speaker A: Kesinlikle. Yani toplumda farklı bir şey vardı ama İsa aslında çok özel bir önem verdi onlara. Birçok metinde, bunu İncil'de, Kutsal Kitap'ta görebiliyoruz. Peki günümüz kadınları bu örneklerden nasıl dersler çıkarabilir?
Yani daha önce seninle konuşmuştuk biraz. Evdeysem sanki hiç Tanrı'ya hizmet etmiyorum.
Tek işim bu. Bir kadın da bazen işini küçümsüyor ya da o an şartların gerektirdiği şeyde Rabb'e hizmet ettiğini düşünmüyor sanki ama o konuda ne diyebilirsin?
[00:17:43] Speaker B: Yani evet neden öyle hissediyor? Çünkü hani görülmediğini hissetmek, takdir edilmediğini hissetmek bu insanın teşvini kırabiliyor ve yaptığın iş değersizmiş gibi görülebiliyor. Ancak ne zaman ki böyle yaptığın iş takdir gördüğünde, övüldüğünde ha diyorsun evet yaptığın önemli bir iş var ki konuşuluyor, bunun üzerinde takdir görülüyor, övülüyor. Hani insan olarak biraz böyle motive oluyoruz ne yazık ki. Ondan dolayı olabiliyor. Ama ben kişisel olarak özellikle anne olduktan sonra şunu fark ettim. Yani evde küçücük çocuklara bakmak aslında ne kadar büyük bir iş. Ne kadar önemli bir sorumluluk.
Ve ayrıcalık bir insanı eğitmek kolay bir şey değil. Ve bunun sorumluluğu sana verilmiş. Yani dışarıda gözükmese de nasıl yaptığın, neler yaptığın, ne tür fedakarlıklarda bulunduğun... Ama Tanrı'nın gözünde bu çok önemli.
Ve ben bunu şey olarak görmeye başladım. Aslında evde yaptığımız işler çok büyük hizmetler.
[00:18:48] Speaker A: Kesinlikle.
[00:18:49] Speaker B: Hatta bununla ilgili Instagram'da bazen görüyorum bazı içerikler. İşte bulaşık yıkayan bir kadın resmi. Bu bir hizmet yemek yapmak diyor. Bu bir hizmet evi temizlemek. Bu bir hizmet çocuklara bakmak, alışverişe gitmek. Bunların hepsi bir hizmet. Evin içerisinde aslında biz çok fazla hizmet işleri, eylemleri yapıyoruz. Ve bunlar dışarıdan gözükmese de, takdir edilmese de aslında Tanrı'nın gözünde çok önemli, çok değerli. Tanrı bizi nereye koyduysa orada aslında güvenilir olmamızı istiyor, verimli olmamızı istiyor, sadık olmamızı istiyor.
Ben de hala öğreniyorum aslında.
[00:19:33] Speaker A: Hepimiz. Kocan yardım ediyor mu?
[00:19:35] Speaker B: Ediyor. Hamdolsun. Onun için minnettarım.
[00:19:39] Speaker A: Beni övme adına girmeyeyim şimdi.
[00:19:41] Speaker B: Ama erkeklere de teşvik edebiliriz. Yani kadınlara, eşlerinize, annelerinize, kız kardeşlerinize. Özellikle ev işlerinde o sorumlulukları yerine getirirken yardımcı olun. Bu onları takdir ettiğinizi gösterir.
Hem de daha çok motive eder.
[00:19:57] Speaker A: Ve kolay bir iş değil kesinlikle. Yani bütün gün ev temizlemek, bulaşık yıkamak, çamaşırla ilgilenmek, çocukla uğraşmak bilmeyenler var ama eşim benden daha sabırlı o konuda. Ama büyük bir sabır gerektiriyor, büyük bir azim gerektiriyor.
Sadece ev işleri değil tabii ki. Burada özellikle ev işlerinde böyle hisseden kadınları teşvik etmek istiyoruz. Yaptığınız şey Tanrı'yı yüceltebilir, yaptığınız şey değerlidir ve çocuk yetiştirme, çocuk bakma ya da işte ya evi temizliyorum, başka nasıl Tanrı'ya hizmet edebilirim diye düşünmeyelim. Bulunduğunuz ve yaptığınız şey zaten en iyi yaptığınız da Tanrı'yı yücelteceğiniz şeydir. Ve bir bütünlük böyle oluyor. Yani onu yapabiliyorsan eşin de gidip dışarıda çalışabiliyor veya birlikte çalışıp başka şekilde çözebiliyorsunuz. Ama bir kurumu, aileyi birlikte idare ediyoruz. Yani ben kilisede pastörlük yapıp cemaatle ilgilenebiliyorsam, bu kadar şeyle uğraşabiliyorsam, Eşim evde diğer şeyleri yapabildiği içindir. Yani bir denge lazım burada. Birlikte hareket ediyoruz aslında. Sadece evle kısıtlamayalım. Kilisede de kadınlar tabii ki birçok hizmet yapıyorlar. Kutsal kitapta da gördüğümüz gibi müjdeyi duyuran kadınlar vardı. İsa'yı takip eden kadınlar vardı.
Onu izleyen kadınlardan bahsediyor kutsal kitap. Kilisede de birçok şey yapıyorsun sen de. Birçok kadın birçok şey yapıyor. Belki onlara da değinmek güzel olur. Kadınlar sadece eve de çağrılmıştır demiyoruz. Sadece bulundukları yerde gerçekten Rabb'i yücelsinler. Kilisede nasıl yapıyorlar?
[00:21:37] Speaker B: Evet, günümüzde kadınlar kilisede de birçok farklı alanda liderlik yapıyorlar, öğretmenlik yapıyorlar, çocuklarla ilgileniyorlar.
Gerçekten kadınların armağanı o. Çocuklarla ilgililik, erkeklerden daha iyi ilgilenebilme, içgüdüse olarak belki de.
Evet, o çok önemli hizmeti yapabiliyorlar. Yani tapınma hizmetinde yardım ediyorlar, yardım edebilirler. Çok o konuda armağanlı kadınlar var. Dediğim gibi çocuk hizmetinde, dua gruplarında gerek önde liderlik yapabiliyorlar gerek daha çok destek verebiliyorlar. O konuda da Tanrı kadınları kullanıyor, yeteneklerini ve armağanlarını.
Ve aslında yaptığımız iş değil. Seni de biraz önce vurguladığın gibi.
İşin niceliği değil de niteliği. Yani hangi yürekle yapıyoruz? Hangi tutumla yapıyoruz? Tanrı'nın gözünde en önemli olan şey bu.
Belki toplumda, çevremizde, dünyanın bakış açısından öyle gözüküyor. Ama biz değerimizi, onayımızı Tanrı'da arıyorsak, o zaman O neye bakıyor?
Onu düşünerek hareket edebiliriz. Yani Tanrı'dan mı övgü almak benim için en önemli yoksa insanlardan gelip geçici takdir, teşekkürler mi?
Yani ve o mu beni daha çok önemli hissettiriyor? Eğer öyleyse üzücü çünkü bu gelip geçici bir şey, gerçek değil. Ama eğer gerçekten Tanrı'da buluyorsak o güveni, o onayı, takdiri işte o kalıcı olan.
[00:23:10] Speaker A: Kesinlikle.
[00:23:11] Speaker B: Kutsal kitapta bununla ilgili şey diyor ya yaptığımız işlerle ilgili.
Bir kişinin yaptığı işler, eylemler, hizmetler ateşten sınanacak ve bazıları çöp olacak.
Dayanamayacak, saman gibi yanacak, kil olacak ama bazılarının yaptığı iş ve bence o iş aslında bizim hangi yürekle yaptığımız işler, doğru yürekle yaptığımız işler ateşten geçtiğinde altın gibi kaybolmayacak, sağlam bir şekilde çıkacak ve ödülümüz Rab'den olacak.
[00:23:46] Speaker A: Yani özellikle özdeşler 31. bölümde erdemli kadın övülür. Çok değerli şeyler söylenir onunla ilgili. Ve der ki kim bulabilir erdemli kadını? Onun değeri mücevherden çok üstündür.
Ve orada özellikle 25. ayette güzel bir vurgu var.
Yani gerçekten Tanrı'ya güvenince, Erdem ondan gelince, Rab'e dayalı bir şekilde, dayalı bir yürekle hizmet edince, çocuklarımıza bakınca, eşimizi destekleyince, O bizde bir güven yaratıyor. Tanrıdan gelen bir güven yaratıyor ve burada dediği gibi güç ve onur o zaman gerçekten o kadınlara veriliyor. Ve nihayetinde geleceğine de güvenle bakabiliyor. Meryem'den bahsetmek isterim biraz.
Senin de fikrini alalım o konuda. Yani Meryem Kutsal Kitap'a baktığımızda gerçekten imanın ve cesaretin kadrinidir. Çok değerli şeyler yaptı. İsa'nın en başta annesi olması zaten onu çok daha özel kılıyor.
Ama Meryem'in diğer açılardan belki neden ilham verici, cesaret verici, imanından örnek aldığımız bir olduğundan bahsedebiliriz.
[00:25:04] Speaker B: Tabii ki biz öyle Meryem'e ruhsal anlamda özel bir konumda görmüyoruz. Ya da yüceltmiyoruz. Ama teşvik alabiliyoruz. Meryem'in güçlü iman örneğinden bizler de ilham alabiliyoruz.
İyi bir örnek. Evet, ilk Meryem'le nerede tanışıyoruz? Aslında Melek'in onu karşıladığı zamanda. Küçük bir köyde. Evet, kişicik Nasır'a köyünde. Hatta bazı filmlerde orayı şey olarak çekiyorlar ya Tanrı'nın bile unuttuğu yerde.
Küçük bir yerde yani belki 15-16 yaşlarında bir genç kız.
Melek görünüyor ve hani gebe kalacaksın ve bir oğul doğuracaksın. Hani özel biri olacak bu. Tanrı'nın vaat ettiği Mesih senden gelecek diyor. Orada zaten Meryem'in tepkisi gerçekten bizi çok şaşırtıyor. Hayretler içerisinde bırakıyor. Özellikle düşündüğümüzde oradaki arka planı Meryem'in içinde bulunduğu durumu.
[00:26:06] Speaker A: Genç bir kız için korkunç bir kere.
[00:26:10] Speaker B: İnsan olarak verebileceğimiz bir tepki değil. Gerçekten Tanrı'dan mesedilmiş biri olmak gerekiyor. Yani Meryem bana dediğin gibi olsun diyor. Hiç sorgulamıyor nasıl olacak, annem babam ne diyecek, nişanlım Yusuf. ki o dönemde böyle bir durum ölümle sonuçlanıyordu. Yahudi yasalarına göre evlilik dışı bir ilişki olarak algılanacak ve taşlanıp öldürülecekti. Meryem korkuyor tabii ki ama imanla karşılık veriyor.
[00:26:40] Speaker A: O büyük bir şey kesinlikle. Ben Rabbin kuluyum, bana dediğin gibi olsun. Büyük bir boyun eğmişlik var.
[00:26:46] Speaker B: Evet. Belki tabii sonrasında birçok içinde fırtınalar yaşadı ama hani o Meryem'i hep biz şeyle görüyoruz Kutsal Kitap'ta. İtaatiyle devam etti.
İtaatle hep karşılık verdi Tanrı'ya.
Evet o konuda büyük bir iman örneği.
[00:27:02] Speaker A: Değil mi? Yani kesinlikle korktu. Kesinlikle belki binbir türlü şey düşündü. Ama nihayetinde Rabb'e boyun eğmeyi seçti. İmanla, güçle bir şekilde harekete geçmeyi istedi. Çünkü o dönem evli olmayan bir genç kızın Yani öyle sosyal bir kültüre sahip bir toplumda, Orta Doğu'da yani şimdi bile felaket bir şey. O dönem o dönem diyoruz ama ailesi, akrabaları, arkadaşları, nişanlısı yani birçok zorluk verdi. Ama Meryem bir şekilde imanla gerçekten o an bilmese de ne olacağını Rab'be güvendi. Her şeyi de biliyor değildi sonuçta ne olacak. Belki en kötü senaryoyu düşünüyordu. Ama Rab'be güveniyordu. Özellikle Luka 1. bölümde 46-55 ayetleri okur sanasında güzel olur. Orada Luka 1-46-55'te Meryem'in harika bir övgüsü var Rab'be.
[00:27:57] Speaker B: Evet, kesinlikle. Meryem de şöyle dedi. Yani özellikle devamında şey de güzel değil mi? Elinci ayetten sonra. Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder.
[00:28:29] Speaker A: Rabbin kimliğini açıklıyor. Bileğiyle büyük işler yaptı.
Gururluları yüreklerindeki kuruntularla darmadağın etti. Hükümdarları tahtlarından indirdi. Sıradan insanları yükseltti. Aç olanları iyiliklerle doyurdu. Zenginleri ise eli boş çevirdi. Atalarımıza söz verdiği gibi İbrahim'e ve onun soyuna sonsuz adek merhamet etmeyi unutmayarak kulu İsrail'in yardımına yetişti diyor. Yani vaat edilen kurtarıcıyı bu şekilde selamlıyor aslında Meryem.
Rabbin görkemini överek, onun gerçekten sıradan insanlarla bu denli ilgilenmesinin ne kadar büyük, ne kadar övgüye değer, ne kadar hayranlık uyandıran bir şey olduğunu söyleyerek, bunun farkında olarak bir dua ediyor. Hepimizin yapması gereken bir dua, o alçak gönüllülükte Rabb'i yücelterek, onun adaletini vurgulayarak, Rabb'in adaletine de güveniyor. Ne olacağını bilmese de Rabb merhametlidir, Rabb adildir diyor.
[00:29:32] Speaker B: Yani Meryem'e diyoruz ya güçlü bir iman örneği, aklıma şey de geliyor, bu İbraniler kitabında imanın tanımı yapılıyor ya, iman, umut edilenlere güvenmek, bilinmeyen şeylerin varlığından Görünmeyen şeylerin ardından emin olmaktır diyor. Yani canlı örneği aslında Meryem'in gösterdiği tutum. Bilmiyordu, görmedi o anda hiçbir şey. Her şey çok boğuluyordu. Ama işte iman adımı o. İmanın vücut almış hali oydu.
İman göstergesi budur. Yani bizim için de öyle.
Tanımlayabiliyoruz ya da ifade edebiliyoruz kolayca ama yaşarken gerçekten onu yansıtabiliyor muyuz? Ya da iman adım atmamız gerektiğinde o tanımı düşünerek hareket ediyor muyuz? O da bence düşündürücü.
[00:30:23] Speaker A: Doğru. Yani Meryem'i bir çok şeyde görüyoruz. Yani Cebrail'le karşılaşmasında işte İsa büyürken onunla ilgili hep böyle bir yüreği çarpıyor. Yani korumaya çalışıyor. Yani sarmaya çalışıyor. Gözü üstünde kayboluyor İsa bir gün korkuyor.
Yani yüreği kim bilir neler hissediyor. Ve İsa'yla ilgili birçok şey de söyleniyor tabi ki Meryem'e. Yani aslında Meryem'in yüreğine hançer saplanacağı söyleniyor. Tabi ki İsa'nın ölümüyle ilgili bir şeydi bu. Dediğim gibi anlamadı bazı şeyleri.
Ama ben Rabb'in kuluyum. Bana dediğin gibi olsun dedi. Ve hep etkiliyor beni Meryem'le ilgili. Bir iki kez diyor ki Meryem bunu yüreğinde sakladı diyor.
Düşünüyor gerçekten bunları. Yani Rab'e güveniyor ama aynı zamanda da yüreğinin bir yerinde tutuyor. Yani 30 yıl önce biri yüreğine hançer saplanacak dedi. 30 yıl sonra unutmadı bunu. 33 yıl sonra bu olay gerçekleşirken unutmadı bunu. Ve Meryem'i çarmıhın dibinde bir anne olarak görüyoruz aynı zamanda.
Yani Yuhanna 19. bölümde. Orada 25-27 ayetleri belki okuyabilirsin. Yuhanna 19-25-27.
[00:31:37] Speaker B: İsa'nın çarmıhının yanında ise annesi, teyzesi, Kulopas'ın karısı Meryem ve meclerli Meryem duruyordu. İsa annesiyle sevdiği öğrencilerinin yakınında durduğunu görünce annesine anne işte oğlun dedi. Sonra öğrenciye işte annen dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı.
[00:32:01] Speaker A: Yani kutsal yazıları okurken genellikle o dönemin duygularını anlamaktan kolayca uzaklaşabiliyoruz. Bizim kafamızda çünkü bir figür var. Yani yukarılarda hani insani boyutunu pek düşünmeden okuyabilme hatasına düşebiliyoruz ama... Bizden çok uzaktaymış gibi düşünmüyoruz. Yani burada bir anne var ve evladını kaybediyor. Ne kadar acı bir şey aslında. Ve burada İsa'nın çarmıhanın dibinde duruyorlar. Orada İsa'nın çarmıhanın yanında durduğunu söylüyor. Ve İsa öğrencisi Yuhanna'ya ona emanet ediyor.
Meryem birçok fedakarlık yaptı ve birçok acı çekti aslında. Acısı ve fedakarlığı çok büyüktü Meryem'in. Ta doğuştan itibaren. Tabi ki İsa Mesih'in yaptığı fedakarlığın yanında hiçbirimizin fedakarlığı bir şey değil. Ama büyük bir acıyla, büyük bir fedakarlıkla her şeye rağmen büyük bir örnek olarak görüyoruz Meryem'i Kadınlar Günü programı için.
Kadınlara bence çok değerli bir örnektir. Çünkü o bir anneydi, o bir inanandı, o bir kadındı. Farklı rollerde, farklı kimliklerde, farklı şapkalarda çok değerli bir örnekti. Nihayetinde baktığımızda bize de büyük bir cesaret, büyük bir iman, büyük bir hizmet örneğidir.
Yani Meryem'in o zaman mücadelesine baktığımızda bugünkü kadınların yaşadıkları zorlukları da bağdaştırabiliriz aslında. Yani Meryem'de birçok zorluk yaşadı ama her şeye rağmen aslında imanla hareket etti. Ve senin dediğin gibi kadınlara, annelere, çalışanlara birçok yönden ilhamdır. Ama toparlayacak olursak belki sen söylemek istersin çalışan annelere, evde çocuklarına bakan, ev işleri yapan annelere, kilisede hizmet eden kadınlara.
[00:33:52] Speaker B: Evet, benim yani kadınlar için teşviğim şu olur, konuştuğumuz şeyler üzerine. Kesinlikle kadınlar, Tanrı sizi özel ve değerli yarattı. Sizin için planları var ve her birimizin. Tanrı'nın işi için yapabileceği görevimiz var, görev alanımız var.
Ve evet yaptığımız işler değerli, daha az değerli değil. Tanrı'nın gözünde o şekilde işlemiyor. Tanrı'nın gözünde bizim yüreğimiz önemli. Yani hangi yürekte yaptığımız. En küçük, en basit bir şey bile Tanrı'yı yüceltir. Onun için yapıyorsak en büyük işten daha önemli görünür.
Tanrı gerçekten bizim bakış açımızdan bakmıyor. Bizim standartlarımıza göre bizi değerlendirmiyor.
Çok daha yüce bir bakış açısından bakıyor. Bizi yaptığımız işlere göre puanlamıyor.
Onu demek istiyorum. Yani ne olursa olsun Tanrı sizinle ve sizi her zaman seviyor. Kim olduğunuzun, nerede olduğunuzun bir önemi yok. Tanrı sizi kullanabilir, sizi güçlü kılar. Ve bu güvenle ona yaklaşabiliriz, onu yüceltebiliriz. Ve Tanrı'nın bizi koyduğu yerde minnettarlıkla ve hoşnutlukla ona yaklaşabiliriz.
[00:35:12] Speaker A: Eminim. Keşenek de. Öyleyse yavaş yavaş bitirirken 8 Mart Kadınlar Günü için söylemek istediğin bir şey var mı?
[00:35:20] Speaker B: 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun ve bu özel günde her günde her bir kadının Tanrı'nın çağrısını duymasını isterim. Öyle diliyorum.
Teşekkürler.
[00:35:33] Speaker A: Teşekkür ederim. Belki şu anda bizi izleyen, bizi dinleyen kadınlardan birisiniz ve belki de bir zorluğun içindesiniz.
Belki sıkıntı çekiyorsunuz, belki çeşitli kararların eşiğindesiniz. Ama Meryem'in hikayesinden olsun, bugün eşimle konuştuğumuz diğer kadınların hikayesinden olsun, sizleri teşvik etmek istiyoruz. Meryem dayandı, imanla güçle bize cesaret oldu. Kutsal kitapta birçok kişi bize çok değerli şekilde cesaret verdi. O zaman biz de Tanrı'nın sözüne, merhametine, vaadine sığınarak evet diyebiliriz. Ve bugün Meryem gibi biz de yüreğimizde büyük bir iman ve cesaretle yürümeyi seçebiliriz. O zaman 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Rab hepinizi bereketlesin.