Banu Çelik ile İznik Konsili: 1700 Yıldır Süregelen Tartışmalar

Episode 29 May 03, 2025 00:29:46
Banu Çelik ile İznik Konsili: 1700 Yıldır Süregelen Tartışmalar
Özgürce - Türk Hristiyanlar Anlatıyor
Banu Çelik ile İznik Konsili: 1700 Yıldır Süregelen Tartışmalar

May 03 2025 | 00:29:46

/

Show Notes

Özgür Jerdan'ın sunduğu 'Özgürce' podcast serisinin bu özel bölümünde, konuğumuz Banu Çelik ile 1700 yıl önce yapılan ilk Ekümenik konsil olan İznik Konsili'nin bilinmeyen yönlerini derinlemesine inceliyoruz.

İznik İnanç Akidesi nasıl ortaya çıktı? İznik öncesi dönem ne gibi çatışmalara sahne oldu ve Konsil sonrası dünyayı nasıl şekillendirdi? Tüm bu soruları özgür ve samimi bir sohbet ortamında ele alıyoruz.

Tartışmalı kararlar, tarihi dönüm noktaları ve bu büyük toplantının dünden bugüne etkileri üzerine düşündüren ve bilgilendiren bir içerik sizleri bekliyor. Eğer tarihin gizemli perdesini aralamak, bilinmeyenleri öğrenmek ve İznik olaylarının izini sürmek istiyorsanız, bu bölümü kaçırmayın!



View Full Transcript

Episode Transcript

[00:00:00] Speaker A: Arkadaşlar merhaba. Özgürce'ye hoş geldiniz. Bugün tekrardan Banu ablayla birlikteyiz. Banu Çelik. Aynı zamanda İznik Konsülü'nün 1700. yılı için yazılmış bir kitabı da var. Bugün bu kitaptan bahsedeceğiz. Neden önemli İznik Konsülü? Aynı zamanda Banu ablanın yaptığı diğer işlerde de, diğer hizmetlerde de neler yapıyor? Sizlerle onları da paylaşacağız. Hoş geldiniz. Banu abla sen de tekrardan hoş geldin. Çok önemli bir yıl bizim için İznik Konsülü anlamında. Bunu biraz anlatır mısın? Neden böyle bir kitap yazmayı? İsteği duydun, ihtiyacı duydun. [00:00:30] Speaker B: Aslında o benim yüksek lisans tezim. O tezin aslında özetinin özeti bu. Biraz da tabii değiştirerek, ekleyerek, çıkartarak bir sürü şey oraya koydum. Ama aslında yüksek lisans tezi olarak özellikle Roma İmparatorluğu'yla İznik Konsili'nin ilişkisi nedir diye öyle bir yüksek lisans tezi yaptım. Çok çok önemli bir konsil aslında. Biz o kadar farkında olmayabiliyoruz bazen. Bu yıl da aslında 2025 yılı da 1700. yılı konsilin. Özellikle hem Türk Kilisesi'ni hem de yani özellikle toplumumuzda biliyorsun ya bir sürü onları konuşuruz herhalde. Bir sürü doğru bilinen yanlışlar var. Onları da biraz düzeltmek, onlara nasıl cevap verebileceğimizi aslında biz de öğrenelim. Onlar da öğrensin. Toplumdaki bu yanlışlara biraz cevap vermek de amacıyla bu konsil hakkında yani İznik Konsili ile ilgili bu kitabı yazmak istedim. Kolay okunur olsun diye biraz umarım yani yararlı olur. [00:01:27] Speaker A: Evet kesinlikle güzel bir başlangıç olacak. Hem bizim için Hristiyanlar için ama aynı zamanda genel gerçekten öğrenmek isteyenler. Biraz üniversite hangi bölümü okudun? Neden? Yani İznik nasıl bağlantılı? Onu kısaca bir açıklarsan. Nerede okudun? [00:01:40] Speaker B: Asıl Akdeniz Üniversitesi'nde ben lisans olarak eski Yunanca'ya girdim. Lisans olarak. Onu okurken normalde ben birinci üniversitem benim iktisat. Bu ikinci üniversitem. İkinci üniversite olduğu için multidisiplin lisans üstü programı vardı orada da. Akdeniz Uygarlıkları Enstitüsü, araştırma enstitüsü. Orada eski çağ bölümünde yüksek lisans yapmaya başladım. Sağ olsun hocalarım benim Hristiyan olduğumu biliyorlardı ve erken Hristiyanlık üzerine bir şey çalışmak istediğimi de biliyorlardı. Özellikle işte dediğim gibi Roma İmparatorluğunun bu Bizans'a dönüşü yani bir din imparatorluğuna, Hristiyan bir din imparatorluğuna dönüşünün bir dönüm noktası İznik. Her ikisi o kadar örtüşüyordu ki yani eski çağ kapsamında. O yüzden bunu çalışmak istedim. Hocalarımla çok yardımcı oldular. Böyle bir tez ortaya çıktı. Şimdi zaten İstanbul Üniversitesi'ndeyim. Doktora yapmaya çalışıyorum. [00:02:33] Speaker A: Kolay gelsin. Hangi bölüm? [00:02:36] Speaker B: Yine eski çağ. [00:02:37] Speaker A: Eski çağ. Çok güzel. Elbette Türk İlseleri olarak en çok duyduğumuz konulardan bir tanesi bu. İznik Konsili hakkında neler oldu, neler bitti, neden toplanıldı İznik Konsili'nde? Konsil neydi? Bunlar bile bizim için şey. Sanki böyle Konstantin aklını esti. Arkadaşlar toplanın bakayım. Sen gel, sen gel, sen gel dedi. Hepsi geldi. Yazın. Ben anlatacağım, siz yazacaksınız. Böyle bir akıllarda fikir var. [00:02:57] Speaker B: İntibada var ya da şeyde var işte üçlü birlik orada kabul edildi. [00:03:01] Speaker A: İsa Mesih'in tanrılığı orada kabul edildi. [00:03:04] Speaker B: İncil orada kabul edildi. Hani sanki biz hani Hristiyanlığı yeniden yazdılar orada yani aslında öyle bir Hristiyanlık yoktu da hani bugün işte bizim çalıştığımız yani işte inandığımız Hristiyanlığı biz orada yazıldı ama öyle bir şey yok. Özellikle konsil konusu biz bazen o kadar doğru anladığımızı da düşünmüyorum çünkü bundan önce de aslında birçok toplantılar oldu kiliseler arasında. Ama bütün kiliselerin doğudan batıdan büyük psikoposlukların yani ve kiliselerin rahiplerine din önderlerini gönderdikleri en büyük konsül. Yani ekümenik konsül. Aslında en önemli şey gerçekten bir inanç bildirgesi yazıldığında biz şu anda bütün Hristiyan, işte Katolik, Ortodoks, Protestan ayrılıyor. Şu an bizim ortak olarak okuduğumuz Bir inanç belirgesi olarak bu İznik inanç belirgesi bizim ortak noktamız. Çok önemli bir şey o yüzden. [00:03:58] Speaker A: Birçok konuda farklışabiliyoruz. Tapınma yöntemlerimiz, litüjimiz. Fakat bu inanç hakidesi bizim için bir ortak paydaşlığımız. Neye inandığımızı söylediğimizde İznik inanç hakidesini biliyor musun? Biliyorsun. Tamam o zaman biz ona inanıyoruz. Çünkü çok bölünmeler olabiliyor kolay bir şekilde. İznik konsili hakkında birçok farklı dediğin gibi yanlışlar var ama bir tanesine cevap verecek olursan mesela hangisi mesela ya şunu bir cevaplayabilsek mükemmel olur. [00:04:21] Speaker B: Tut masayı. Tut masayı. Şimdi en enteresanı, onun nasıl çıktığı çok bilinmiyor aslında ve şu anda toplumda en çok doğru bilinen yanlış bu. İşte masaya koymuşlar incirleri, ondan sonra sallamışlar. Kalan dört incil, bizim şu anda kullandığımız incilmiş. Ben de diyorum ki keşke biraz daha sallasalardı, bir tane kalsaydı. [00:04:47] Speaker A: Niye uğraşıyordunuz? [00:04:50] Speaker B: Ben aslında kitabımda sağlam İslam kaynakları, tarihçileri, fıkıh yazarları, yorumcuları onların isimlerini de vererek onların İznik Konsili hakkındaki düşüncelerini de yazdım. Kıpti kaynaklarında İznik Konsili var. Yani bir sürü Arapça kaynak buldum aslında da hem de İslam kaynaklarında da var. Hiçbirinde Yani hiçbirinde böyle bir olay. Hatta işte dediğim gibi yani yine birkaç şey işte üçlü birlik, işte İsa'nın tanrılığı, İncil o konular hiç girmiyor. Hatta sayısına kadar veriyorlar. Yani diyor ki Nikea Konsili diye geçiyor. Nikea Konsili'nde 318 rahip toplandılar ve böyle bir karar aldılar. İsa'nın tanrı olduğunu orada yani işte onayladılar diyor. Yani kabul ettiler de demiyor. Onayladılar diyor yani. Onları da bulabilirler yani hani okuyucular bir şey cevap vermek isterlerse böyle hani konulara. İslam kaynaklarında da hiçbir şekilde yani böyle bir şeyi nasıl ortaya çıktı çok enteresan gerçekten. Ama işte biz sürekli hani birisi kuyuya taş atıyor ondan sonra çıkarması bize düşüyor ya gerçekten. [00:05:55] Speaker A: Şey yok yani böyle otur... Ya pardon, nereden biliyorsun? Sana kim söyledi? Bunu bir geriye dönebilsek, yazılık kaynak yok ama. Problem orada. Yani biz... Sözel olarak mı gelişmiş? Büyük ihtimal son zamanlarda gelişmiş bir şey de... Evet, o en çok karşılaştığımız sorulardan. Tiranus'un TikTok, Instagram, YouTube kanalında İznik konseri hakkında ne yazılıyor? Bir o yazılıyor. Bir de Konstantin Hristiyanlığı ele geçirdi. Bir nevi yönetti. Konserin amacı neydi? Neden toplandılar? Küçük küçük toplandılar. Bundan neden böyle bir şeye ihtiyaç duydular? [00:06:24] Speaker B: Her şey normal yani İsa Mesih'in tanrılığı kabul ediliyor kiliseler tarafından ama bunun yanında tartışmalar da var. Aslında bu güzel bir şey. Yani felsefi tartışmalar kilise babalarının arasında, tarihi tartışmalar, bazı teolojik tartışmalar. Bir kişi çıkıyor Aryüs diye ve özellikle o Aryüs gerçekten iyi bir konuşmaca, iyi bir hatip. Ama hani etkilendiği kişiler var. Mesela Samsatlı Paulus gibi işte Lucianus gibi böyle İsa'nın tanrılığını, insanlığını aslında reddedenler. Yani %100 insan ve %100 tanrı olamaz. İsa'nın, Tanrı'nın en iyi yarattığı varlıktır ama yaratılmıştır. Yani öyle bir iddiada bulundular. Olmadığı bir yer var, bir zaman var. Bu çok tehlikeli bir şey. Çünkü o zaman İsa'nın tanrılığını da reddediyorsunuz. Ve İsa'nın tanrılığını reddedince aslında kurtuluş teorisini reddediyorsunuz. Çünkü orada bir günahsızlık mevzubayiz. Yani eğer Çarmıh da günahsız bir şekilde ölmediyse, sadece bir insan olarak öldüyse yani hiçbir etkisi yok kurtuluşa. Arius'un taraftarları yavaş yavaş hani böyle çoğalınca Konstantin çok ilginç onun da böyle Hristiyanlığı kabul etmesi bir görüm görüyor yani böyle bir onun karşısında iç savaş çıkarken karşısındaki düşmanı yenecek işte böyle Milvius Köprüsü'nde bilmiyoruz artık bakarken gökyüzünde Hogwink'e yani bununla kazan diye biliyor musunuz bir x ve ro hani t vardır onu görüyor işte kalkanlara kazıtıyor ve gerçekten savaşı kazanıyor. Diyor ki yani Hristiyan tanrısı beni hani böyle bir zafere ulaştırdı o zaman işte ılımlı yaklaşıyor. Tabi onu çok uzun tartışılır çünkü hani bükemediğin eli öpeceksin gibi bir aslında durum var Konstantiniyede. Çünkü o kadar sene zulüm olmuş 300 yıl. Ve Hristiyanlar azalacağını çoğalıyorlar. Hierarşileri var, her yerde kiliseleri var. [00:08:20] Speaker A: Öldürüyorsun çoğalıyorlar, öldürüyorsun çoğalıyorlar. Bu sefer? [00:08:23] Speaker B: Romalılardan Hristiyan olanlar var. Bu sefer kendi tebaası Hristiyan olmaya başlıyor, çoğalıyor yani. O zaman Konstantin tebaasının arasında böyle bir tartışma olmasını istemiyor. Kardeş kardeş yaşayalım yani. [00:08:37] Speaker A: Bunlar ortalığı karıştıracak, bunlar bana iş açacak sonra. [00:08:40] Speaker B: Tabii ki onun danışmanları var. Bu ünlü tarihçi Yösebius var. Bir tane Hosius diye bir de psikopos var. Onların büyük ihtimalle teşviğiyle bir konsil toplanmasını istiyor ki tartışılsın. Gerçekten İznik'te aslında önce Ankara'da olması gerekiyordu. Konsilin Ankara'da karar vermesi çok işte falan ama Konstantiniz Sarayı İzmit'te. Çok yakın İznik. Nikomedia. Diyor ki İznik'in havası güzel burada yapın. [00:09:08] Speaker A: Yormayın beni Ankara'ya kadar. [00:09:10] Speaker B: Katılmak istiyor. Tabii ki böyle bir oradan bakınca hem teolojik hem de siyasi bir durumu var. Çok önemli o yüzden. Konstantin neredeyse başkanlık yapıyor oraya. Oy hakkı yok ama bir başkanlık şeyi var. Tartışılıyor her şey ama bakıyor ki şurada doğru söylenenler. Gerçekten bir yere varılmıyor. tartışmalar bayağı bir büyüyor ve diyor ki yani artık bir inanç bildirgesi yazalım bu iş bitsin. Şimdi kullandığımız inanç bildirgesi yazılıyor. Ondan sonra Aryüs ve taraftarları yani sürgüne gönderiliyor. Yani bir anlamda aforoz ediliyor. Ondan sonra orada bir şey var ki Konstantin'in aslında çabası bu müdahalesi Bir anlamda artık Roma İmparatorluğu'nun bir Hristiyan İmparatorluk olmasını da resmen garantiliyor. Tamam sonrası başka şeyler oluyor ama Hristiyanlığın şeyi de değişiyor, tutumları da değişiyor. Onun da tabii ki yayılıyor, güçleniyor. Hani bugünkü halini alıyor aslında yavaş yavaş. O yüzden yani ne kadar önemli. Bundan önce zulüm görmüş, zayıf, dışlanmış bir büyük bir toplumken birdenbire egemen gücün yanında yer alan bir inançsınız. [00:10:20] Speaker A: Büyük değişimlere yol açtı. Elbette 4. konsere vardığımızda zaten işler bayağı bir değişiyor. Bayağı bir ses getiren, adımlar atabilen bir kilise oluyor. Fakat o toplantıda dediğim gibi yani birçok nedeni vardı. Konstantin oraya katıldığında benim anladığım kadarıyla henüz Hristiyanlığını ilan etmemişti. Doğru mu? Yoksa Hristiyan mıydı? Çünkü çoğu insan şey diyor, Hristiyan olmadı ama Hristiyanlığa karşı bir yumuşama oldu. Ölmeden önce Hristiyan oldu. [00:10:44] Speaker B: Aslında o konu cennete gidince Konstantin çıkarsa karşına... Göreceğimiz bir şey gerçekten çok tartışılan bir şey. Bunun tam karşısı var dediğin gibi siyasi bir şekilde aslında Hristiyanlığı kabul eden, normalde o kadar Hristiyan olmadığı, ölümüne çok yakın bir şekilde baftiz olduğu bir sürü şey var. Yani tartışma var ama benim düşüncemi sorarsan ben Konstantin'in bir şekilde gerçekten Hristiyanlığı benimsediğini, sevdiğini düşünüyorum yani açıkçası. Çünkü durup durduk yerde o bilgi, o tutum, destek boşu boşuna olacağını düşünmüyorum. Çok akıllı bir adam tamam. Ama yine de bir anlamda Hristiyanlığı benimsediğini düşünüyorum. Evet, evet, evet. [00:11:29] Speaker A: Aynen yani o dediğin gibi birkaç grup var bu anlamda tartışan. Bizim aldığımız cevaplardan, sorulardan bir tanesi mesela Konstantin dini ele geçirdi orada ve onun işlerini yapar oldu kilise. Bu nedenle İncil orada kararlaştı. Ya bu bana uygun değil, bu bana uygun. Sence o 300. yıllarda elimizde kaç tane İncil vardı da yani akıllarına bir İncil var o da Barnabas İncili. Çok sonraları, çok çok sonraları yazılmış. bir kitap fakat bilgisizliğin içinde kaynıyor bu elbette. O zamanlar kiliselerdeki İncil nasıl yayıldı bu elimizdeki kitaplar. Dört farklı İncil var ama... Daha mektuplar. [00:12:03] Speaker B: Var yani vahiy var. Kesinlikle. [00:12:05] Speaker A: Yani o mektup Efesler mektubu herkese gönderilip ya adında Efesler mektubu koyalım değil. Direkt Efes değil kiliseye yazılan bir mektup. Herkes bir parçasını tutmuş ellerinde. [00:12:15] Speaker B: Ya aslında mesela kilise babaları tam eğer yanlış söylüyorsam beni affetsinler sanırım İgnatius Kutsal yazılarda da şöyle diyor ve Efeslilerden bir bölüm orada paylaşıyor. Kilise babaları o günden düşünün ilk yüzyıllarda Efeslileri bir kutsal yazı olarak mesela kabul ediyorlar. Ama enteresan taraf tabii ki Atanasius en önemli kişilerden bir tanesi aslında Atanasius İznik komisinde. Atanasius sonrasında yani bundan belki birkaç sene sonra bütün İncil'leri bir mektubunda yani sırasıyla yazıyor İncil ve Kutsal Kitap'ın parçalarını yani dört İncil'i, elçilerin işlerini, mektupları hepsini sırasıyla üstelik de orada bir liste halinde yazıp mektup olarak gönderiyor. Ama bundan önce tam tersi aslında Markion var. Ve Hristiyanlık karşıtı aslında. Yani tam Hristiyanlık karşıtı değil mi? Heretik diyeyim yani. O yayınlamış. Yani hani Hristiyan olmayan birinin aslında yazıları var elimizde. [00:13:12] Speaker A: Onlar da onu öyle görüyor. Ona karşı yazıyor. [00:13:15] Speaker B: Ona karşı yazdığı halde İncil'in bütün kitaplarının listesi içinde. Yani o mektubun ya da işte yazısının. Şimdi hani orada da aynı şekilde yani Arius'un karşısındaki İskender, Yuhan'la birbirden cevap veriyor mesela. Elinde kutsal kitap yoksa, incil yoksa, o şeyler yoksa nasıl cevap veriyor? [00:13:35] Speaker A: Orada toplantıda böyle sen de ver, şunu da hemen hızlıca okuyayım değil. Yani ellerinde yayılmış. [00:13:40] Speaker B: Enteresan bir şey, bu zulüm zamanında en büyük problem bütün bu kutsal yazıların alınıp yakılması. Ama hepsi ne kadar hem kafalarında sözlü kültür olarak. Mesela bu ezber kültürü, aslında mesela bakarsanız bir psikopat olabilmek için mezmurları ezberliyorsunuz, toraha ezberliyorsunuz. İncil'i ezberliyorsunuz ve ondan sonra ancak psikopat olabilirsiniz, bir din adamı olabilirsiniz. Ezber meselesi niye o kadar önemli? Çünkü adamların ellerinde yazılı metin her yerde bulamazsınız. Bir ezber var. Bu çok önemli bir şey. O yazılı metin sonra hepsini de ortaya çıkarıyorlar yani. Herkes kullanıyor. Dediğim gibi yine doğru bilinen yanlışlardan bir tanesi. [00:14:21] Speaker A: 7. yüzyıldan önce bu ezber kültürü bizde de var mıydı? Arabistan'da ezber kültürü vardı. O nedenle konun ezberli bir herkeste vardı. Kağıt yoktu ki böyle. Her yerde kağıt vardı da onun üstüne. [00:14:32] Speaker B: Sözü kültür. Hem Türk kültüründe o şey var hem işte şimdi şeyde görüyoruz ya antik Yunan'da Homeros'un eserleri nasıl geldi bugüne? Ezber. Nerede yazılacak yani? Ezberle geliyor. [00:14:43] Speaker A: Doğru, doğru. Çok değerli bir toplantı oldu orada. Görüşme oldu. Bir İznik inanç akidesi. Elbette farklılıklar sonradan oluşmaya başladı. Oradaki 1-2 böyle harfin şeyi var ama onun dışında İznik konsilinin etkisini nasıl görüyorsun bugünümüze? Bir akidenin dışında. [00:14:59] Speaker B: Yani şimdi düşün Türkiye için önemini. Anadolu topraklarında olan bir konsil. Yani hep şey diyoruz ya Hristiyanlık dışarıdan batıdan bize geldi. İşte Hristiyanlık şöyle oldu, en önemli konsillerden bir tanesi 381 kişi buraya geliyor ve düşünün batıdan sadece Vatikan iki tane temsilci gönderiyor bize. Çoğu Anadolu'daki kiliseler, doğudaki kiliseler Suriye'den, Mısır'dan. Ama çoğu işte Kapadokya, sizin hemşeriniz Nikolaos. Nikolaos'un oraya katıldığı, hatta Arius'a bir tokat attığı Sümele Manastırı'nda ikonası var, orada resmi var. Bizim yani bu toprakların olayları, bu toprakların insanları yani bizden farklı bir şey yok orada. Tam tersine Batı'yı bir sır isteyen yaptık diyebiliriz. [00:15:55] Speaker A: Batı bizim arayız, Anadolu'nun halkı tarafından bir isteyen değil. En sonunda Tarsuslu Paulus Efendi var, yani Kapadokya. [00:16:01] Speaker B: Yedi Kilise, yani Yedi Kilise, İncil'de geçen Yedi Kilise, Efes diyoruz, işte İzmir diyoruz. Bu topraklarda İznik Konsili'nin en önemli aslında işte bizim için önemli şeyi bence bu. Yani ikincisi bütün Resmi bir şekilde Hristiyanlık artık bir inanç olarak tanınıyor. Bugüne kadar geliyor yani çok önemli. O hiyerarşisi, toplantıları, her şeyi artık İznik Konsili'nden sonra oturmuş bir kilise olarak, evrensel bir kilise olarak devam ediyor yani Hristiyanlık. [00:16:31] Speaker A: Eski Yunanca okudun, o döneme bir akademisyen olarak bakabiliyorsun. Gelen söylemlerden bir tanesi İznik konseri dışında bu. Paulus Efendi'nin Roma için çalıştığı, Roma'yı bir nevi ikna etmek için. Elbette hayatı nasıl son buldu onu o tarafa gelince işler değişiyor biraz ama Sanki oraya atlamak zorunda, yani tamamlar. Yanlış da öldürdüler falan ama bir şey var devamlı. Roma'yı Hristiyan yapabilmek için Paulus Efendi İncil'i değiştirdi. İsa Mesih'in rüzesini aldı, değiştirip Romalılara sundu. Ondan sonra başarısız oldu çünkü onu öldürdüler ve bir 200 yıl daha eziyet ettiler insanlara. Senin cevabın ne olurdu böyle? Çok garip bir soru, garip bir iddia. Senin düşüncelerini alabilir miyim? [00:17:09] Speaker B: 200 yıl sonra bütün imparatorluk Hristiyan olunca başarısızlık mı? Soru yani o da bir çok enteresan bir casus muydu yani? Pavlos gerçekten bir Roma vatandaşı ama o dönemde Roma vatandaşlığını anmak çok zor bir şey aslında. Öyle herkes Roma vatandaşı olmuyor. Bir Roma vatandaşı olarak Hristiyan olmak bambaşka bir şey. Roma dindar bir imparatorluk. Çok çok dindarlar ve böyle bir dindar bir toplumun çok tanrılı bir din olarak dindar bir toplumun tek tanrılı bir dine inanması mucize yani. Ama siz öyle bir şey yaparsanız bir vatan hainisiniz. İstediğiniz kadar casus gibi görünün, Yahudi bir Roma vatandaşısınız. Çok bilinmeyenli, bütün imkansızlıklar bir araya gelmiş bir kişi Paulus. O zaman yani Roma'ya çalışması bana çok mantıklı gelmiyor. Çünkü bir Yahudi olarak da vatan hainidir, Hristiyanlığa inandığı için. Roma vatandaşı olarak da bir vatan hainidir orada aslında. Hristiyandır yine ama tam tersine İncil'e bakarsanız diyor ki yani Yahudilerin İsa'ya gelebilmesi için kendim dışlanayım ama ne kadar büyük bir vatanseverdir. Diyor ki başınızdaki bulunan yönetime bağlı olacaksınız diyor Roma için söylüyor. Burada da bir vatanseverlik var aslında. Biz Paulus'u casus gibi görürsek buradaki söylemleri zaten içinde ironi barındırıyor sürekli. Ben hani öyle düşünmüyorum yani. [00:18:37] Speaker A: Yani elbette de. Çünkü dediğin gibi paylaşıyor, her gittiği yerde ya dayak yiyor, ya atılıyor. Bir gün kalıyor, iki gün kalıyor. İnsanlar çözdüğünde ya bu böyle bir şeye inanıyor. Yolluyorlar, patlatıyorlar devamlı ve buna inanmak çok garip. Bu mantıklı gelmiyor dedin ya, o mantık kelimesi çok değerli orada çünkü bir sorgulamamız olmuyor bazen. Kısa cevap bulmak daha hoşumuza gidiyor. Yani bir korkumuz var. Ya doğruysa bunu nasıl bastırabilirim? İznik konserinde İncil'ler seçilmiş, bilmiyor musun? Ya da Roma kültürünü alıp Hristiyanlığa giydirmişler, bilmiyor musun? Böyle çok dolu olmayan bir ağabeyimiz var, 10 tane yorum yapacaktır. O ağabeyimiz kendi kanalında da yorumlar yapıyor. Şu durum, bir tane önlerek veriyor ve diyor bunun bir çoğu var. Ama iki tane var. Yani ama böyle söylenler çok bizi yoruyor. [00:19:21] Speaker B: Kaynağın nerede? Kaynakla konuşalım. Her zaman ben akademisyen olarak geçen Emre'yle de konuşurken bir şey yazıyorsun, onu ispat etmek zorundasın. Yani nereden aldın? Kaynağının kaynağının kaynağı nerede? Onlar önemli bir şey. [00:19:35] Speaker A: Bu aralar İnstagram'da bir post, story paylaştım. Silmek zorunda kaldım. Bizim arkadaşlarımızdan gelen... Özgür biraz sert olmuş ama içim içimi de yiyor. Şöyle bir şeyler yazılıyor bu aralar. Bilmiyor musun? Bütün tarihçiler bunu kabul ediyor. Yani hangi tarihçilerden bahsediyorum? Bütün derken? Eda, bütün Avrupa Müslüman oluyor. Bilmiyor musun abla? Sen niye böyle? Herkes giden Mersin'e, sen niye gidiyorsun tersine? [00:19:56] Speaker B: Bütün genellemeler yanlıştır. Bu da dahil yani aslında. [00:20:00] Speaker A: İşte bak öyle söylemler var ki. Hatun nereden başlayayım ki sana bunu anlatmaya? Yani İznik konusunda ne olmuş? Kitap okumadın ama kesin bilgilerin var elinde. [00:20:08] Speaker B: Ya işte bu fast food kültürü. Gerçekten. Yani hemen yiyelim kalkalım. Araştırmayalım bunun içinde ne var falan filan. Ben şey tavsiye ediyorum. Biraz daha böyle kebapçı kültürüne gidelim. [00:20:20] Speaker A: Temezeler gelsin. [00:20:21] Speaker B: Değil mi? Böyle işte yavaş yavaş yiyelim. Sonra çay gelsin, tatlı gelsin. Yani bir sindirelim ya. O zaman o araştırmak hani bu nereden geliyor? Soru sormadan, şey yapmadan çok tehlikeli bir şey. Kendi kendinizi de kandırıyorsunuz. Soru sormadan olduğu gibi kabul ediyorsun. Kendi kendini kandırıyorsun. Zaten inanmak istediğine inanıyorsun. Ben ne söylersem söyleyeyim. Yani aslında sen inanmak istediğine inanıyorsun. Beynine de yazık, düşüncelerine de yazık. Topluma kazandırdığın o düşünceler, yazılar size yazıyor mesela işte dediğim gibi. Ona bile yani zaman kaybediyorsun aslında orada. Halbuki biraz Google, biraz böyle bir şeyler... [00:21:00] Speaker A: Eğerlerimiz var, lütfen bir iki soru soralım. [00:21:02] Speaker B: Evet yani sorabilirsin yani. İşte bunu hani var ya bir de, bunu kitapla anlattık, bunu da bununla anlattık yani. Yani anlattık. [00:21:10] Speaker A: Aynen anlattık ama yani işte burada bir şey var. Neden kırılmıyor bu? İlk sen değilsin. Arkadaşlar öyle masa sallanmadı. Hiçbir yerde yazmıyor bu. Neden bu düşünceye sahipsiniz? Yok ama... [00:21:20] Speaker B: Düşünce korku. [00:21:21] Speaker A: Eminiz. [00:21:21] Speaker B: Ama düşünce korkusu o da var. Ya bunun doğrusunu anlarsam... Ya diğerleri de? Tabii yani ya haklılarsa o zaman düşünmekten çok buna inanmayı tercih ediyorlar. [00:21:32] Speaker A: İplik söküğü gibi gerisi de gelirse. Yani bir tanesi yalancı, bu sefer her şeyi sorgulamak zorundayım. Aslında bu tam tersi etki yaratıyor. Bir tutarsın bir adamı, iki tutarsın, üçüncüsü de o bilgiyle karşılaştırdığında kitabı yazmış, burada da yazdığı da doğruysa bu sefer daha hızlı tetikliyor. Benim üzüldüğüm taraf onların yaptığı bir zarar olduğunu sanmıyorum. Araştırmak isteyen adam zaten gidip araştıracak, öğrenecek. Ama birçok kişiyi böyle bir idare edercesine ya bununla düşünün ya onlar çaldılar ya değişti zaten inci. Birçok şeyle uğraşıyorsun abla. İznik Konsili bir nevi son. Gördüğümüz son kitabın. Ama öncesinde sen birçok kitap yazdın. Onlara da kısaca değinmek ister misin? Hangi konularda yazmayı seviyorsun, yazıyorsun? [00:22:10] Speaker B: Şimdi 90'lı yıllarda iman edince siz yani her şey oluyorsunuz. O kadar kanalize olamıyorsunuz tek bir konuya. Ben tarih seviyorum tabii ki. Ama benim adım kadın yazdım. Biraz kadınlarla ilgili ihtiyaç vardı çünkü. Gerçekten Tanrı'nın kadına olan bakış açısı hakkında hiçbir şey yoktu o dönemde. Onu yazdım. Bir tapınmacı olarak yani 30 senelik bir tapınmacı olarak ilahi söyleyen kahinler var. Bir de benim yazdığım dönemde hiç öyle bir kitap yoktu. Kutsal kitabı nasıl okuyup çalışacağımız konusunda bir kitabım var. [00:22:41] Speaker A: En çok gelen sorulardan bir tanesi de o bu arada. Hristiyan oldum. Şimdi ne yapacağım? [00:22:45] Speaker B: Evet. [00:22:46] Speaker A: Sırada ne var? [00:22:46] Speaker B: Onu tekrar basmam lazım. Aslında ikinci baskısı lazım onun. Ondan sonra Noel'le ilgili, işte dirilişle ilgili hani kitaplarım da var. Ama benim en çok sevdiğim şey tabii ki tarih konusunda yazmak. Farklı konularla ilgileniyorsun. Öğrenci yetiştirme sevdiğim konular arasında. Ahlak seminerleri de veriyordum bazen bir dernekte. O konulardan... Aslında bir tane şimdi yaşamın değeri hakkında bir kitap yazdım. Umarım sonra basılacak. Devam ediyor yani. [00:23:13] Speaker A: Daha proje çok da... İhtiyaç gördükçe gelişen bir durum. Dediğin gibi yeni bir kilise olunca streslemez çoğu materyal yok elimizde ya da kendi bizim yazdığı kitaplar olmuyor. Ama işte bu oluşumun çok güzel bir parçasısın. Ellerine emeğine sağlık. Hazır böyle kadınlardan bahsetmişken güzel bir YouTube kanalın var. Oradan bahseder misin? Ne yapıyorsun? Neden yapıyorsun? [00:23:33] Speaker B: Anma taşları aslında ismi benim için çok önemli. Yeşû diyor ki bu şeria ürmanı geçince taş toplayın. Birileri size sorunca hani bu nedir diye bu taşlar. Rabb bizim için böyle şeyler yaptı diye onları anlatın. Rabbin sizin için yaptıklarını anlatın diyor Yeşû. Aynı şey aslında benim için de geçerli. Pandemide başlamıştım. Biraz ara vermiştim. Şimdi tekrar devam ediyorum anma taşlarına. Rabbim benim için yaptığı şeyler aslında. Yani hayatımda ben de yalnız kalıyorum, ben de ihanete uğruyorum, ben de maddi zorluklar çekiyorum, ben de çocuklarla problem yaşıyorum, ben de eşimle tartışıyorum. Yani ben de normal bir insanım yani aslında. Ben de bazen Rab'le kusaktap okumak istemiyorum, dua da etmek istemiyorum. Ama oradan beni çıkaran bir Rab var. Yani bu sorunları halletmemi sağlayan, bu bir süreç içerisinde benimle ilgilenen, bana konuşan, beni o durumdan hani çıkaran bir Rab'bimiz var. Ve ben fark ediyorum ki bir şey anlatıyorum mesela, aa ben de kardeşler insanlar yani kadın erkek aslında. [00:24:36] Speaker A: Doğru. [00:24:36] Speaker B: Ya aa ben de ya evet öyle yaşadım. Şimdi ben öyle deyince şey düşündüm, neden ben Tanrı'nın benim için yaptıklarını bütün bu işte zorluklar içerisinde neden anlatmayayım yani? Ve o zaman Nasrettin Hoca demiş ya damdan düşeni getirin. Ben de diyorum ki ben de damdan düştüm kardeşler. O zaman aynı şeyleri paylaşan, aynı sorunları yaşayan, aynı zorluklardan geçen insanlarla bir ortak paydada buluşmak ve Rabbim benim için yaptığı şeyleri onlarda teşvik olsunlar. Bu son dönemde aslında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne kadar özellikle 3 kadından bahsettim. Sonra seminer verdim onu da koyacağım. Tanrı'nın kadınlara bakış açısını. Sevilmeyen bir kadın var mesela Leia var. Dışlanmış bir kadın var, Samiriyeli kadın var. Acı çeken bir kadın var, Naomi var. Onları paylaştım en son. Özellikle kadınlara seslenmek istedim yani orada da. Kadın, erkek herkes dinleyebilir. [00:25:32] Speaker A: Kesinlikle. O deneyimler hepimizde var. Elbette farklı perspektifler olabilir ama dediğin gibi Hristiyan, Müslüman fark etmek için bu acılar hepimizin yaşadığı acılar. Sevdiğin birini kaybedersin. O seni nasıl etkiliyor? O hakikatte nasıl yüzleşeceksin? Değerli bilgiler, düşünceler. Anma taşları var fakat bir de derin değişim. [00:25:50] Speaker B: Derin değişim var evet. Derin değişimde aslında şöyle bir şey çıktı. Gene öğrenci yetiştirme materyallerimiz tam Türk kültürüne uymuyordu aslında. Biz Türk kültüründe öğrenme konusunda çok düşündük. Türkiye'de yani Anadolu kültüründe nasıl öğreniyoruz biz? Evet Özgürcüğüm şimdi gel hani burada şeyler, ayetler var okuyalım. Sonra mesela yalan. En çok kültürümüzde problemini yaşadığımız şey yalan mesela. Yani Avrupa'da belki bir kişiye yalan söylememeyi öğretmezsin çünkü o zaten biliyor ama kültürümüzde bu böyle daha çocukluktan beri yani işte diyor ki bak şimdi teyze diyor sana iğne yapar. Küçücük ya hani işte gezmeye, doktora götürüyor çocuğu gezmeye gidiyoruz diye. [00:26:33] Speaker A: Dramalarımı hatırlıyorum ama şuan ufaklık yere geçeceğiz şimdi. [00:26:37] Speaker B: O zaman mesela yalan hani o konuda şey diyemiyorsun yani. Bak Özgür'cüğüm şu ayetler var tamam mı? Yalan söyleme tamam mı artık? Onu diyemezsin. Bir öğrenmiyorsun yani. [00:26:47] Speaker A: Çok net bir şey de yazıyor. Yalan söyleme. Ne öğreteyim sana bu? Rabbin sözünün üstüne daha ne ekleyeceksin bana Allah ya. [00:26:53] Speaker B: İşte derin değişim, içselleştirme sorunlarımız var bizim. Türk kültüründen Türkiye, o Anadolu kültüründeki ilişkiler, sofra kültürü, yemekte bazen değil mi oturuyorsun bir büyük bir şey anlatıyor. Yani kendi hayatından bir şey anlatıyor. Ha öyle öğreniyorsun. Yani birbirimizden öğrenmek, açık uçlu sorular, senaryolar tabii ki öğretiş içerisinde var. O konuda şu anda derindeyesim.com'da 6 farklı konu var. Her birinde farklı farklı çalışmalar var. Dediğim gibi dedikodu, yalan, adalet, özgürlük, alçaklık, bağışlanmak... [00:27:29] Speaker A: Başlamak, affetmemek... [00:27:30] Speaker B: Aynen. Kadınlar için var, gençler için var, kilise içi ilişkiler var. Şu an en son işte Dağdaki Vaaz serisi yükleniyor. Derin Değişim dergimiz var. Geçen onu da konuşuyorduk. Emre Cey'di. Pardon. [00:27:44] Speaker A: Yani. [00:27:45] Speaker B: Emre seni seviyorum. [00:27:45] Speaker A: Onu şey yapacağız. [00:27:47] Speaker B: Emre'cim seni seviyorum. Açık mikrofon gibi. Herkes yazabilir, gönderebilir ve orada bir platform bulsunlar, yazarlar kendilerine. İşte gene Türk kültüründe biz yazarlar da yetiştirmek istiyoruz. Aslında güzel bir hizmet. Umarım Rabb'i gerçekten onu da bereketler ama kullanmak isteyenler özellikle öğrenci yetiştirme konusunda materyal zorluğu çekenler lütfen baksınlar. Benimle de iletişime geçebilirler. [00:28:15] Speaker A: Derindeğişim.com diye tahmin ediyorum. Sayfamız hazır, bir de Instagram sayfamız var. Oradan dergiler için başvurabilen bir kayıt olabilirler. Evet yani hem yazmaya teşvik, maalesef bizim birbirimizden duymaya ihtiyacımız var. Yani sen yaz, ben okuyayım, anlayayım. Belki ben başka bir şey yazacağım birkaç ay sonra. Sen okuyacaksın diyeceksin. Ya bende de bu var. Ortak bir yaşam kavgamız. Kesinlikle. Var ne yazık ki evet. Bir de İznik Konsili hakkında konferanslar, eğitimler de veriyorsun. Eğer bu konu hakkında ilgilenen diğer kiliseler olursa sana direkt ulaşıp... Tabii tabii. [00:28:47] Speaker B: Özellikle bu sene eğer isterlerse yani kiliseler konuda daha çok bilgilenmek, seminerler yapmak. Kesinlikle yani yardım ederim, çağırsınlar, gelirim anlatmaya çalışırım elimden geldiğince. Her zaman yani bu konuda gerçekten benim için bu sene en önemli hani hizmetlerinden bir tanesi bu oldu yani. [00:29:05] Speaker A: Evet, dün de konuştuk ama birkaç ay sonra çok güzel olur eğer birlikte yapabilirsek. Hem Akdeniz Üniversitesinden öğrencileri de davet ederekten. Bu konuyu biraz irdelememiz gerekiyor bir yerden. Ağzına sağlık Allah'a. Çok teşekkürler. Büyük bereket alıyoruz yaptığın hizmetten ve yazdığın kitaplardan. Dileriz devam eder bolca bolca. Biz de bereket almaya devam ederiz. Dilesinler. Çok teşekkürler arkadaşlar bize eşlik ettiğiniz için. Lütfen sorularınız varsa yazın. Biz o soruları Banu Avlu'ya ulaştırırız. Onun kanalı da var elbette. Lütfen takip etmeyi unutmayın. Derin Değişim sayfanızı bir ziyaret edin derim. Özellikle orada bulunan makalelere bir bakın. Farklı konularda eminim sizin için de bir teşvik konusu çıkacaktır oradan. Sayfayı takip etmeyi ve videomuzu beğenmeyi de unutmayın. Kendinize iyi bakın ve sen kalın.

Other Episodes

Episode 1

October 26, 2024 00:52:46
Episode Cover

Adanalı ve Diyarbakırlı Hristiyanların Deneyimleri: İnanç ve Kültürel Sorularınıza Yanıtlar

Tiranus'a hoş geldiniz! Ben Özgür Jerdan, ve Pastor Özgür Uludağ ile birlikte bu programı sunacağız. Hristiyanlık inancını ve ülkemizdeki yerini bizden, iki Türk Hristiyandan...

Listen

Episode 15

March 17, 2025 01:06:31
Episode Cover

Çocukluk Anılarımız, Neden Hristiyan Olduk ve Köfte Piyaz - Emre Uflazoğlu ile Derin Bir Sohbet

Çocukluk, Neden Hristiyanlık ve Köfte Piyaz - Emre Uflazoğlu ile Derin Bir Sohbet | Özgürce Podcast Bu keyifli podcast bölümü Özgürce'de sizlerle!   ️ Bu...

Listen

Episode 17

February 15, 2025 00:58:09
Episode Cover

Molla'nın Yanından Tapınma Önderliğine - Eren Atik ile Özgürce Sohbet

Eren Atik’in hayatına dokunan samimi bir sohbetle tanışmaya hazır mısınız? Özgürce Podcast'in bu bölümünde, "Molla'nın Yanından Tapınma Önderliğine" başlığı altında, Eren’in Alevi ve Şii...

Listen